Doğu Türkistanlılar’a sahip çıkan yok!

Doğu Türkistanlılar’a sahip çıkan yok!

Doğu Türkistan’dan zaman zaman çok da sağlıklı olmasa da haberler alıyoruz. Bölgede zulmün çok ağır boyutlarda olduğunu duyuyoruz. Orada neler yaşanıyor?

A+A-

Gökhan Yılmaz/Diriliş Postası

“Çin Müslüman isimlerini yasakladı”, “Çin Müslümanlar’ın yanında sigara içmeyen memura ceza verdi”, “Doğu Türkistanlı Müslümanlar’a oruç yasağı”… Haber başlıkları uzayıp gidiyor. Kimi haberlerin içeriği okununca “Hadi canım o kadar da değil” dedirtir cinsten. Biz de “Doğu Türkistan’da neler oluyor?” Prof. Dr Yücel Oğurlu hocaya sorduk.

Prof. Dr. Oğurlu, Doğu Türkistan’da yaşananların etnik ve dini anlamda müthiş bir baskı örneği olduğunu söyledi.


Prof. Dr Yücel Oğurlu

Doğu Türkistan’dan zaman zaman çok da sağlıklı olmasa da haberler alıyoruz. Bölgede zulmün çok ağır boyutlarda olduğunu duyuyoruz. Orada neler yaşanıyor?

Olayın iki tarafı var bir kere dini özgürlükler tamamen kısıtlandı. Çin geçmişte çok fazla müdahale etmiyordu. Bazen bu özgürlükleri serbest bırakıyordu ama sivri gördüğü isimleri topluyordu. Bunu her 10 yılda bir yapıyordu. Fakat bu son dönem işin hem dini tarafı var hem de etnik tarafı var. Uygurlar kendi milli kimliklerinin farkında dahi değiller. O kadar baskı altındalar. Çok büyük talepleri yok, eğitimlerini almak istiyorlar, camilerine gitmek istiyor, bayramlarını kutlamak istiyor, dini günlerini kutlamak istiyor, Ramazan’da orucunu rahat tutmak istiyor. Son dönemde kentsel dönüşüm vs. adı altında binlerce cami yıkıldı.

YURT DIŞINA ÇIKAMIYORLAR

Toplum bu zulmün içerisinde yaşamaya alışmış. Bu insanların en temel hak ve özgürlükleri ellerinden alınıyor. Yurtdışına çıkabilmeleri için 2 senedir pasaport bekleyenler var. Bu kadar zorluklarla alınan pasaportların hepsini geri topladılar. En son olay burada Türkiye’den öğrenciler var, yabancı öğrenciler var bunların hepsinin ailelerini tutukladılar. Daha doğrusu siyasi eğitim kampı diye bir şey var hem anne hem baba varsa kardeş hepsini aldılar. Bunlara orada siyasi eğitim veriliyor ve çocuklarına acil geri dönmeleri söyleniyor. 1 Mayıs’a kadar 10 günlük zaman zarfı içerisinde geri dönmesini söylüyor. Bunu yapmasının sebebi dışarıda Uygurlar’dan kimse kalmasın diye yapıyor. Çünkü dağınık olduğunda kontrol edemiyor. 200 tane ülkeye dağılmış şimdi Uygurlar var. Mısır’da, Amerika’da, Kanada’da, Rusya’da, Türkiye’de, Kazakistan’da… Bu ülkelere gittiği zaman hakları öğrenir ve ülkeye döndüğü zaman ‘terörist’ olur düşüncesi var. Bu insanlar yurtdışına çıktıkları zaman hiç olmazsa insan hakları savunucuları oluyor. Geriye döndüklerinde bir özgürlük hareketi başlatırlar diye korkuyorlar. Çocukları da dönerlerse siyasi eğitim kampına alıyorlar.

Kamp dediğiniz bir beyin yıkama organizasyonu mu?

Evet, aynen öyle. Zaten eve falan göndermiyorlar. Kampa göndermezlerse hapse girme durumları var. Yaşlı, 60 yaşında insanları dahi bu kamplara alıyorlar. Aynı Mao dönemine ait yapılan kültür devrimi politikaları ve 1976 senesinde yapılan bir kültür devrimi politikası var aynısı devam ediyor.

Kamplarda fiziksel şiddet var mı?

Kamplarda yok fakat hapishanelerde sınırı yok. Fetva soruyorlar tecavüze uğrayan kadınlar çocuklarımızı aldırmalı mıyız aldırmamalı mıyız diye. Bu kadar vahim durumda olaylar var. Ben bunu şöyle düşünüyorum biz hep dini olarak ortaya koyuyoruz ama bunu insan hakları etrafında toplamamız lazım. Yani uluslararası hukuk ve insan hakları çerçevesinde bir dille söylememiz lazım. Müslümanlar’a şu olmuş” deyince, yani “Keşmir’de olmuş, Arakan’da olmuş” deyince bu artık insanlar tarafından kanıksanmış durumda. Olsa da olur gibi bakılıyor artık. Orada yaşananların Batı’da maalesef hiçbir karşılığı yok.

Peki, bir direnişten bahsedebilir miyiz? Bir karşı koyma durumu var mı?

İsyan sayısı 350 civarında. Her isyan çok ağır ve kanlı bir şekilde bastırılmış durumda. Bir köy ayaklanıyor bütün o bölgeyi alıp götürüyorlar. Kaçkar’da –ki Müslümanların eski başkentidir- Müslümanlar açısından tarihi bir yerdir. Şuan da Kaçkar tam bir sıkıyönetim halinde ama öyle böyle değil.

Dünya kamuoyunda Filistin veya Suriye direnişi gibi neden yer bulamadı, bölgesel kaldığı için mi?

Şimdi bir bölgesel, iki Çin ile ilgili bir haber verileceği zaman bütün dünyada böyle oluyor. Ekonomik dengeler, ticaret, 1.5 milyarlık güç bu devreye giriyor. Bizim basınımızda bile Çin ile ilişkilere zarar veriyor diyor. “Sana ne?” kardeşim Çin ile ilişkiler senin için mi? 30 milyon Türk Müslüman insan var orda onun dışında da 40 milyon Çinli Müslüman var.

Çinli Müslümanlar’a var mı bir baskı?

Onlara çok farklı bir politika uyguluyor. Çinli Müslümanlar’a siz tamamen serbestsiniz, siz bizdensiniz deniliyor. Fakat bunların da tamamı ideolojik eğitimden geçiyor. Eski kuşak ile yeni kuşak arasında dağlar kadar fark var. Yani bir tarafta sopa öbür tarafta havuç tekniği ile asimile ediyor. Çin eski ve çok güçlü bir devlet siyaseti çok iyi biliyor.

Doğu Türkistan’da Çin zulmünü işleten yöneticiler de Doğu Türkistanlı mı yoksa dışarıdan atanmış biriler mi?

Yakın zamana kadar Doğu Türkistan’da yönetici Uygurlu Muhammed nur diye birisi vardı. Onu aldılar şimdi bir Çinli getirdiler. Onunla birlikte baskı çok arttı. Oradaki insanların piyasada iş bulmaları çok zor onu da şöyleyeyim. Piyasaya gittiğinde Çinliler iş vermiyor. İşlerini büyüten Uygurlar tehdit alıyorlar. Uygurlar aslında ticareti çok iyi bilen insanlardır.

Yani “sosyolojik ölü” haline getirmeye çalışıyorlar

Aynen öyle. Uygurlar sosyolojik açıdan ölme eşiğine gelmiş durumda. Bakın bundan 10 yıl öncesine kadar Uygurca ders alabiliyorlardı. Dini eğitimlerini istedikleri gibi alıyorlardı. Şimdi Çin ne olduysa mutlak bir asimilasyon için Uygurca yerine Çince getirdiler.

Bu sadece Doğu Türkistan için mi geçerli yoksa farklı etnik gruplara da baskı var mı? Bazen Tibet’le alakalı haberlere rastlıyoruz?

Maalesef sadece Doğu Türkistan’a yönelik bir şey var. Tibet’te baskı benzer şekilde ama Tibet’in sahibi var. Tibet’e bir şey olduğu zaman yurtdışında hemen gündeme geliyor. Fakat Doğu Türkistanlıların sahibi yok.

Ekonomik olarak çok güçlü 1,5 milyara yakın nüfusu var. Çin ne istiyor bu 30 milyonluk nüfustan?

Çinin etnik yapısında bir tarafta Tibet var bir tarafta 30 milyonluk Uygur var. Bir tarafta Çinli Müslümanlar var. Onun için de Moğolistan ve etnik yapısı karışık. Uygur nüfusu 1940lara nazaran nüfusu arttı. Özbekistan da 6-7milyondu şuan 31 milyon. Özbeklerle yapıları benzerdir.

Medyaya yansıyan haberlere baktığımızda gerçek dışı gibi geliyor. Müslüman’ın yanında sigara içmeyen memura ceza verildi gibi haberler okuyoruz. Cidden böyle şeyler var mı?

Evet var. Bakın bizim dünyada normal gördüğünüz şey ile burada gördüğünüz şeyler çok farklı. Ramazan ayında bütün memurlara yemek veriyorlar bunları yiyeceksin diyorlar. “Sigara içeceksin, yemek yiyeceksin, yani oruçlu olmadığını bize göstereceksin” diyorlar.

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.