Genel Merkeze Tokat Gibi Savunma...

Genel Merkeze Tokat Gibi Savunma...

MHP Denizli üyesi olmasına rağmen MHP İzmir İl disiplin kurulu tarafından MHP’den ihraç edilmek istenilen Ülkücü Veli Çıtışlı’dan tokat gibi savunma geldi.

A+A-


İşte MHP’den ihraçı istenilen Ülkücü Veli Çıtışlı’nın o savunması:

 

MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ

 

İZMİR İL DİSİPLİN KURULU BAŞKANLIĞINA

 

İlgi : 2016/24 sayı ve 06/10/2016 tarihli yazınız

 

İlgili yazınızda, Genel Merkez Yöneticilerimiz ve Genel Başkanımız hakkında sosyal medya ve çeşitli yayın organlarında aleyhte ve partimize zarar verecek şekilde paylaşımlar ve açıklamalar yaptığım iddiası ile Parti Tüzüğümüzün 11/d-e ve 78/4-c-b maddeleri uyarınca parti üyeliğinden kesin olarak çıkarılmam talebiyle kurulunuzun görevlendirildiği belirtilmiş ve bu kapsamda yazılı savunmamın kurulunuza verilmesi bildirilmiştir.

 

1-) Mensubu olmaktan şeref duyduğum ülkücü hareketin siyasal alandaki temsilcisi olan Milliyetçi Hareket Partisi’ne, hukuki bir ilişki olan ‘’üyelik bağı’’ndan daha mühim ve daha derin bir bağ olan gönül bağı ile bağlı olduğum ailemin, akrabalarımın, sosyal ve iş çevremin kısacası beni tanıyan herkesin malumudur.

 

Şüphesiz ki bu durum, kişilerin ve olayların üzerinde bir inanmışlığın neticesidir. Milliyetçi Hareket Partisi ülkücü hareketin siyasal alandaki temsilcisidir. Ülkücüler ise birbirinin fikir ve gönül kardeşidir.

 

Ülkücü Hareketin Kurucu Lideri cennetmekan Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ’in ‘’Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.’’ sözünde anlam bulduğu üzere ülkücüler ne kimseye uşak olur ne de başkalarını uşak olarak kullanır.

 

Ülkücülük bir iman, bir ahlak, bir ülkü ve bir sevgi hareketidir. Ve yine Başbuğun ifadesinde olduğu üzere, ‘’ Türk ülküsü Türk Töresi’nin ayrılmaz bir parçasıdır.’’

 

Gerçekten de Türklerin bilinen ilk yazılı metinleri olan Orhun Abideleri incelendiğinde, yazıtlarda en çok şu üç kelimenin/kavramın yer aldığı görülür: TENGRİ, TÜRK, TÖRE.

 

‘’ Tengri ‘’ , inancı; ‘’ Türk ‘’ , milleti ve ‘’ Töre ‘’ ise hukuku/adaleti ifade eder ki, bunlar, fikir ve ruh dünyamızın temel taşlarıdır. Kadim çağlardan beri genetik kodlarımıza işlenmiştir.

 

Türk Milleti için Töre, yani hukuk, yani adalet o denli hayati öneme haizdir ki, Türk’ün kelime anlamlarından biri de ‘’töre-li olan’’ demektir.

 

Ve yine biz Türkler, Töre konuşunca Han’ın bile susacağı bir hukuk kültürünün mirasçılarıyızdır.

 

Törenin, Kağan’ın iradesinden daha üstte olduğu ve Töreye uymayan Han’ın kutunu yitireceği anlayışını, fikir dünyamızın mimarlarından Hüseyin Nihal ATSIZ, Bozkurtlar’ın Ölümü adlı romanında Kara Kağan ile Kür-şad arasında geçen şu konuşma ile gözlerimizin önüne sermiştir:

 

‘’ Akşama doğru Tunga Tigin, Kağan’ın buyruğunu yerine getirerek Tulu Han’ı, Kür Şad’ı, Işbara Han’ı kağan otağına soktu. Üç başbuğ kağanı selâmladılar. Kara Kağan çok üzgündü. Sert bir ses sordu:

 

– Tulu Han! Savaş nice oldu?

 

– Kötü oldu kağan! Çünkü atlarımız arık, çerimiz yorgundu. Bize yiğit çeriler saldırmıştı.

 

– Bu kadar büyük bir bozgun için arık at, yorgun çeri, yiğit yağı bahane olabilir mi?

 

Tulu Han sustu. Bozgun gerçekten büyüktü. Kağan şimdi omzundan ve kolundan yaralı olan Kür Şad’la konuşuyordu:

 

– Kür Şad! Bu bozgunun Gök Türk kağanlığını temelinden sarsacağını düşünmedin mi?

 

– Gök Türk kağanlığı Dokuz Oğuzlar’a yenilmekle temelinden sarsılmaz kağan! Çünkü Dokuz Oğuz bizim kendi budunumuzdur. Sonunda yola geleceklerdir. Gök Türk Kağanlığını temelinden sarsan şey başka şeydir.

 

Kara Kağan öfkeyle bakarak sordu:

 

– De bakalım: Kağanlığı temelinden sarsan şey nedir?

 

– Ötüken’deki Çinlileridir. Hele bu Çinlilerin iş başına geçenleridir.

 

– Ne demek istiyorsun? Şen-king’i mi anlatmak istiyorsun?

 

– Şen-king ve onun gibileri…

 

– Onu tümenbaşı yapan benim!

 

– Buyruk senindir kağan! Ama buyruğun senden gelmesi kağanlığın yıkılmasına engel olmaz! ‘’

 

(H.Nihal ATSIZ – BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ s. 151)

 

Kara Kağan’a, Töreye aykırı olarak Çinlileri iş başına getirdiği için yanlış yaptığını söyleyen Kür-Şad, ‘’Töre konuşunca Han susar’’ anlayışının 7. yüzyıldaki yiğit bir temsilcisidir.

 

Türk tarihi töreye aykırı davranan, yani hukuka uymayan, yani adaletten ayrılan yöneticilerin hazin akıbetleri ile doludur. Bu tarihi vakalar, yukarıda Başbuğ’un ifade ettiği üzere Türk ülküsünün, Türk Töresinin ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeğinin ispatı olarak daima yolumuzu aydınlatmıştır.

 

2-) Törenin günümüzdeki karşılığı olan hukuk, yazılı kurallar bütünü olmakla, kişileri ve kurumları bağlayıcıdır.

 

Demokrasinin vazgeçilmez kurumları olan siyasi partiler, Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu ve Parti Tüzükleri ile bağlı olup, üyeler ve yöneticiler bu kurallar çerçevesinde hak ve sorumluluklara sahiptir.

 

Nasıl ki, MHP Genel Merkezi parti tüzüğüne atıf yaparak seçilmiş Denizli İl Teşkilatını kapatma yetkisini kendinde görmüş ise, nasıl ki yeni atanan Denizli İl Yönetim Kurulu Parti Tüzüğüne atıf yaparak tarafımı üyelikten kesin çıkarma talebiyle disipline sevk etme hakkını kendinde görmüş ise ve nasıl ki İzmir İl Disiplin Kurulu benimle ilgili disiplin soruşturması yapma yetkisine sahip olduğunu iddia ediyorsa, SİYASAL PARTİLER KANUNU MADDE 14 ve BUNA BAĞLI OLARAK MHP PARTİ TÜZÜĞÜNÜN 63. MADDESİ ÜST KURUL DELEGELERİNE BİR TAKIM HAK ve YETKİLER TANIMIŞTIR.

 

Siyasal Partiler Kanunu m. 14 siyasi partinin en yüksek organının seçilmiş ve tabii delegelerden oluşan büyük kongre olduğunu ifade eder. Aynı maddede, ‘’ Büyük kongre parti tüzüğünün göstereceği süreler içerisinde toplanır. Bu süre iki yıldan az üç yıldan fazla olamaz. Olağanüstü toplantılar, genel başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya BÜYÜK KONGRE ÜYELERİNİN EN AZ BEŞTE BİRİNİN YAZILI İSTEMİ ÜZERİNE YAPILIR. ‘’ denilmektedir.

 

Parti Tüzüğümüzün 63/3. maddesinde ise; ‘’ Olağanüstü büyük kongre toplantılarına ise Genel Başkan ve Merkez Yönetim Kurulunca gerek görülen hâllerde veya BÜYÜK KONGRE DELEGELERİNİN EN AZ BEŞTE BİRİNİN İMZALARI İLE BİRLİKTE NOTERCE ONAYLI YAZILI TALEBİ ÜZERİNE ÇAĞRILABİLİR. ’’

 

Maddenin 4. fıkrası ise, ‘’ Bu toplantılarda sadece toplantı gündeminde yer alan konular görüşülür ve karara bağlanır, olağanüstü toplantılarda seçim yapılamaz.’’ şeklinde olup olağanüstü genel kurullarda seçim yapılmasını engeller mahiyettedir.

 

3-) 1 Kasım 2015 seçimlerinde partimizin yaşadığı ciddi oy ve milletvekili kaybı üzerine 543 üst kurul delegesi yukarıda belirttiğim SPK 14 ve Parti Tüzüğünün 63/3. maddelerinin tanıdığı hakkı kullanarak olağanüstü kurultay yapılmasını talep etmişlerdir.

 

BU DEMOKRATİK, HUKUKİ ve MEŞRU TALEP, avukatlarımız aracılığı ile 15/01/2016 tarihinde MHP Genel Merkezine elden tebliğ edilmiş ancak MHP Genel Merkezi olağanüstü kurultayı toplantıya çağırmamıştır.

 

Bunun üzerine, Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinde olağanüstü kurultayı toplantıya çağırmak üzere üç kişilik çağrı heyeti atanması talebiyle dava açılmış, bu dava 08/04/2016 tarih 2016/280 E. – 2016/660 K. sayısı ile kabul edilmiştir.

 

Yerel Mahkemenin işbu kararı 24/05/2016 tarihinde Yargıtay 18. Hukuk Dairesi tarafından oy birliği ile onanarak kesinleşmiştir.

 

Bu karara uygun olarak, Çağrı Heyeti tarafından 19 Haziran’da Ankara’da toplanan 6. Olağanüstü büyük kurultayda bir takım tüzük değişiklikleri gerçekleşmiştir.

 

Hatırlatmak isterim ki bu değişikliklerin içerisinde disiplin kurulunuzun atıf yaptığı maddeler de bulunmaktadır ve hali hazırda bu değişiklikler hakkında Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde devam eden dava henüz sonuçlanmadığı için parti tüzüğünün disipline ilişkin hükümleri hususunda yaşanan belirsizlik çözüme kavuşmuş değildir.

 

4-) Yukarıda özetlediğim hukuki süreç boyunca hukukun gereğini yerine getirmeyen yani töreye uymayan ne yazık ki MHP Genel Merkezi olmuştur. Zira tüzük kurultayı talep etmek de, mahkeme kararı ile bu kongrenin toplanması da hukuki ve dolayısıyla meşrudur. Hukuki olmayan ise Genel Merkezin üst kurul delegelerinin haklı taleplerine karşı takındığı antidemokratik tavırdır.

 

Tüzük kurultayı toplanması için imza süreci başladığı andan itibaren, Genel Merkez, 2014 yılında kendilerini seçen üst kurul delegelerine, ‘’dışarıdan gelmiş’’ kimseler muamelesi yapmaya başlamış, SPK m. 14 ve Tüzük m. 63’ü yok saymış, bunlar yetmediği gibi imza veren il başkanlıklarını ve teşkilatları tek tek kapatmaya başlamıştır.

 

Bugüne kadar 300’e yakın teşkilatı kapatma yolu ile görevden alan MHP Genel Merkezi, yakın zaman önce ihraç düğmesine basmış ve birçok ilde olduğu gibi Denizli’de de imza veren üst kurul delegelerinin parti üyeliğinden çıkarılması için ilgili kurullara talimat vermiştir.

 

Yazınızda da belirttiğiniz gibi, Merkez Disiplin Kurulu tarafından bizim ihracımızı gerçekleştirmek üzere İzmir görevlendirilmiştir.

 

Bu soruşturma hukuki değil siyasidir. Gerek usul gerekse esas olarak kurulunuzca reddi gerekir. Ancak bırakınız reddi, talep edilen cezanın altında bir cezaya hükmetmeniz dahi Genel Merkez tarafından kabul edilemez. Velhasıl, sizler de biz de biliyoruz ki, bu soruşturmanın sonunda hakkımızda verilecek karar bellidir. İlgili yazılar, yazıdaki gerekçe vs. sırf prosedürü tamamlamak içindir.

 

Keşke vereceğiniz ihraç kararları ile partimiz büyüse ve iktidara gelse… Ama ne yazık ki bu sevgisiz ve haksız zihniyetle mümkün değil. Üzülerek ifade etmek isterim ki bu olmayacak. Bizim ihracımız ile yanlışlar düzelmeyecek, halkın teveccühü artmayacak!

 

Ve emin olun ki yarın sizler de parti yönetimi hakkında eleştiri yapma hakkınızı kullanmaya kalkarsanız benzer akıbete uğrayacaksınız.

 

İmanımızın gereği olarak söylüyorum ki, kimse ülkücülerin beynine, gönlüne, taleplerine ipotek koyamaz. Kimse ülkücüleri kendisine uşak yapamaz. Ülkücü olmak en büyük gururumuzdur.

 

Ülkücülüğümüz yeter bize…

 

Selam doğru yolda gidenleredir.

 

05/11/2016

 

Veli ÇITIŞLI

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.