Kestane'nin Bilinmeyen Faydaları

Kestane'nin Bilinmeyen Faydaları

Kestane'nin sır dolu Faydaları

A+A-

Eskisi gibi sobanın üstünde kavuramasak da yine en çok tercih ettiğimiz yiyeceklerin başında geliyor kestane. Kalbi koruyan, kan basıncını düzenleyen kestane Çin, Kore, Japonya gibi ülkelerde oldukça değerli bir besin. Yüzyıllardır pek çok hastalığa şifa olan kestanenin faydalarını mutlaka okumalısınız. Önemli besin değerlerine sahip olan kestane güçlü bir antioksidandır. Folik asit açısından da oldukça zengin olan kestane kan basıncını düzenler. İşte şifa deposu olan kestanenin diğer faydaları...

Önemli bir enerji kaynağıdır. 100 gramında yaklaşık 200 kalori bulunmaktadır. Potasyum, fosfor, magnezyum, klor, kalsiyum, demir ve sodyum mineralleri yönünden çok zengindir.

Ayrıca bol miktarda C, B1, B2, B6, E ve PP vitaminleri içermektedir. Şeker ve proteince de zengindir. Yağ oranları düşüktür. Çölyak hastaları için buğday içermeyen un kaynağı olabilir.

Muhtevasındaki nişasta, mineral tuzlar, özellikle de potasyum ve diğer besin değerleriyle kestane, kış mevsiminin olumsuz şartlarına, fiziksel ve beyinsel yorgunluklara karşı mükemmel bir sağlık iksiridir.

Kalp ve kas sistemini uyarıp organizmanın su dengesini düzenler. Kasları güçlendirir. Kan dolaşımını hızlandırıp varis ve basurların gelişimini önler. Karaciğer yorgunluğunu ve şişkinliğini geçirir.

Kansızlığı giderir, vücudun kan üretimini hızlandırır, sindirimi kolaylaştırır. Balla karıştırılmış kestane püresi özellikle iştahsız çocuklar için çok faydalıdır.

Kestane, en çok potasyum düşüklüğünden yakınanlara önerilmektedir. Çünkü 100 gramında tam 500 mg potasyum bulunmaktadır. Çocuk, genç ve yaşlılar için çok değerli bir enerji kaynağıdır.

Cinsel gücü arttırır.Karaciğere ve mideye de faydalıdır. İshali keser.

Kestane özellikle Çin, Kore, Japonya ve Akdeniz ülkelerinde değerli bir besin kaynağıdır. Çin'de 6.000'den fazla yıl ve Avrupa'da 3000 yıldır yetiştirilmektedir. Yunanlılar kestaneyi; badem, fındık ve cevizden üstün görürler. Kestane kavrularak ya da çorba olarak tüketilebilir. Önemli besin değerine sahip olan kestane, yüzyıllardır pek çok hastalık için uygulanan lezzetli bir tedavi yöntemidir.

100 gram kestanede 3 gram lif bulunur. 100 gram cevizde 2.1 gram lif, 100 gram pekanda 2.3 gram lif ve 100 gram antepfıstığında ise 1.9 gram lif bulunur. Kestane en çok lif içeren yemişlerden biridir. Kestanenin içeriğindeki lif, onu glisemik indeksi düşük bir yiyecek yapar. Bu da kan şekerinin hızlı değil, yavaş bir şekilde yükselmesini sağlar.

Ayrıca kestane kabuklarının suda kaynatılması ile elde edilen çay, ateş düşürür ve sinirleri yatıştırır. Ancak damar sertliği ve şeker hastalığından yakınanların, kestaneyi ölçülü miktarlarda yemeleri tavsiye ediliyor.

Özellikle kış gecelerinin vazgeçilmez keyiflerinden biri olan kestane kebabı kolayca yapabilirsiniz. Önce kestaneleri yıkayıp kurulayın, sonra her kestaneye keskin bir bıçak ucuyla derince bir çizik atın. Sadece üst ızgarası yanan bir fırında veya sobanın üzerinde ya da mangalda pişirin. Ayrıca gazlı ocak üzerinde teflon tava veya tencerede de aynı işi yapabilirsiniz. Bu kadar kestaneden bahsetmişken kestane şekeri tarifinden ve kestane balından bahsetmemek olmaz. İşte kestane şekeri tarifi...

500 gr iri kestane,

2.5 su bardağı toz şeker,

2.5 su bardağı su,

1 tatlı kaşığı vanilya.

Hazırlanışı:

Kestanelerin dış kabuklarını bir bıçak yardımıyla keserek soyun. Soyulmuş kestaneleri su dolu tencereye alıp ince kabukları yumuşayıncaya kadar kısık ateşte kaynatın. Ilınınca ince kabuklarını da soyun. Tozşekeri başka bir tencereye alıp üzerine suyu ilave edin. Orta ateşte şeker eriyinceye kadar kaynatıp kestaneleri ilave edin. Kısık ateşte yaklaşık 2 saat kadar pişirin. Tencereyi ateşten alıp bir gün kadar bekletin. Sonra tencereyi tekrar kısık ateşe alıp 10 dakika kadar kaynatın ve üzerine vanilya serpin. Kestaneleri şerbetin içinden alıp küçük kağıt kalıplara yerleştirin. Soğuk olarak servis yapın.

Kestane (castanea vesca) : Kayıngiller familyasından; kışın yapraklarını döken, 25 – 30 metre boyunda bir ağaçtır. Yaprakları geniştir. Meyveleri iridir. Vatanı Akdeniz olan Kestane Ağacı 10-15 metre yüksekliğinde ılık ve bol ışıklı bölgelerde yetişen ağaçlardır. Karadeniz, Marmara ve Ege bölgelerinde yetiştirilen 2 milyondan fazla kestane ağacı bulunmaktadır. Kestane çeşitleri resmi olarak halen saptanmamıştır. Bugün için bilinen en ünlüleri Bursa ve Kuzu kestaneleridir. Bilinen bu çeşitlerden başka yöresel olarak Öküzgözü Fordola, Kış kestanesi yöresel olarak yetiştirilmektedir. Ayrıca arılar kestane ağaçlarından topladıkları polenler ile çok faydalı ve koyu kıvamlı bir bal türü olan Kestane Balı üretirler.

KESTANE BALI

Kestane balı, Arıların kestane ağacının filizlenen kestane çiçeğindeki nektardan ürettiği bala kestane balı denir.

Kestane çiçeğinden üretilen hakiki doğal bal eskiden olduğu gibi günümüzdede birçok hastalığın ilacı olarak kullanılan şifali bir baldır.

Kestane Balı, koyu kahve renkli, biraz acı ve kestaneye özgü tadı ve kokusu olan baldır. Antiseptik özelliğiyle bilinir. Bağışıklık sistemi, diş ağrısı, hazımsızlık, grip, kısırlık ve idrar kesesi enfeksiyonları gibi birçok hastalığa şifa kaynağıdır. kestane balının saymakla bitmeyen bir çok faydaları vardır.

Adale Ağrıları, titremesi, uyuşmasının giderilmesine, Ağrı ve sancıların giderilmesine, Ağız yaralarının iyileştirilmesine, Akciğer hastalıklarının iyileştirilmesine, Bademcik iltihabının yok edilmesine, Bağırsak gazının, iltihabının giderilmesine, Baş, göğüs, karın ağrılarının giderilmesine, Baş dönmesinin giderilmesine, Bel ağrılarının giderilmesine, Beyin hastalıklarının iyileşmesine, felç ve sinir hastalıklarını gidermede, Cilt bozukluğunu, lekelerini gidermeye, Cinsel gücü artırmaya, Damar sertliğine, damar tıkanıklığını yok etmeye, Gözleri güçlendirmeye, Halsizliğin giderilmesine, Hazmı kolaylaştırmaya, Hafızayı güçlendirmeye, İştah açmaya, Kabızlığın iyileştirilmesine, Kalp çarpıntısını gidermeye,

Kanın temizlenmesine, Kemiklerin kuvvetlenmesine, Nezle ve grip hastalığının tedavisine, Öksürüğün, nefes darlığının, astım hastalığının tedavisine, Romatizma ve siyatiğin tedavisine, Sarılık hastalığının iyileştirilmesine, Sedef hastalığının giderilmesine.

Kaynak: Mynet

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.