Gazalcı Yazdı: "Toplumsal Reflekslerimiz Baskılandı"

Gazalcı Yazdı: "Toplumsal Reflekslerimiz Baskılandı"

Yazarlarımızdan Türk Eğitim-Sen Denizli Şubesi Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri Tülay GAZALCI, depresyon konusunda önemli bir yazı kaleme aldı.

A+A-

"TOPLUMSAL REFLEKSLERİMİZ BASKILANDI" başlığıyla yer verdiği yazıda sorun ve çözümler hakkında anlaşılır bilgiler veren Gazalcı'nın yazısının tamamı şu şekilde:

Sağlıklı eğitim ortamları için, iyi işleyen bir sisteminde ötesinde, başta ruhen ve bedenen sağlıklı insanlara ihtiyaç vardır. Ülkemizdeki gidişata bakıldığı zaman, sık sık vurgulanan fakat üzerinde pekte durulmayan büyük bir hastalığın pençesinde olduğumuz aşikârdır. DEPRESYON!!!

Bir gün şiddetli sırt ağrısı şikâyetim üzerine, gittiğim doktorun, hiç gereği olmadığı halde depresyon ilacı yazmış olması, bu sorunun toplumdaki boyutunun büyüklüğünü göstermiş oldu bana. Bu tarz ilaçların tedavi amaçlı verildiği fakat çözüme ulaştırmadığını, var olan sorunları da ortadan kaldırmadığını, sadece baskılayıp güya sakinleşme etkisi yaşattığını hepimiz biliyoruz. Eminim ki birçok kişi, farklı nedenlerle doktorların yazdığı bu tür ilaçlarla muhatap olmuştur ve böyle giderse olacaktır da. Ben sıkıntımın sebebini bildiğim için, bu ilaçlara gerek duymadım. Beni rahatsız eden konu doktorun yazdığı ilaçlardan ziyade, bu rahatsızlığın bu kadar genele yayılmış olmasıydı. Durum böyle olunca biraz araştırma yaptım. Ülkemizde, son 5 yılda depresyon ilacı alan kişilerin sayısı, ağırlıklı kadınlar olmak üzere %70 artış göstermiş. Dünya Sağlık Örgütü'nün raporuna göre ise Türkiye’de 3 milyon 260 bin kişi depresyonda. Bu sayı durumunun farkında olup, ilaç kullanan kayıtlı kişileri kapsıyor. Birde henüz sorunlarını kabullenmemiş ve farkında olmayan sıkıntılı insanlar var. Depresyon sorunu yaşayan 3milyon 260 bin kişinin; anne, baba, eş ve çocuklarını da işin içine katacak olursak mutsuz insan sayımız belki 10 milyonları bulabilir. Peki, neden bu haldeyiz, nedir bizleri depresif rahatsızlıklara iten nedenler? Bazı durumları anlamak ve adlandırmak için uzman olmaya gerek yok diye düşünüyorum. Yaşanılan süreci doğru muhakeme etmek yeterlidir. Gecemizi günümüzü işgal etmiş olan siyasetin, aslında ruhumuzu işgal etmiş olduğunu görmek çokta zor olmamalı bizler için. Depresyon rahatsızlıklarının iki temel başlığı var. Genetik/psikolojik reaksiyonlar ve toplumsal sorunlar. Maddeleştirecek olursam;

Ticari, sosyal, siyasal değerlerin alt üst olması

Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvetin ve fuhşun artması

Zararlı alışkanlıkların artması. Uyuşturucu, alkol, sigara…

Taciz, tecavüz ve şiddet ve cinayet oranlarının artması

Ülke olarak gelir dağılımındaki ciddi bozukluklar, adaletsizlikler

İntihar olaylarının artması

Boşanma oranlarındaki artış

Toplumsal değerlerin dejenere olması

Baskı, korku, umutsuzluk, içsel çatışmalar, karamsarlık gibi duygular bizlerde ciddi mutsuzluklara sebep olmakta. Her gün artan işsizlik oranları, iş ortamlarındaki baskılar, iş ortamındaki baskıyı evine yansıtan insanlar, evrak üzerinde ilerleyen fakat hayatlarımıza yansımayan çalışmalardan kaynaklı etkiler toplumda yılgınlık, mutsuzluk ve umutsuzluklara sebep olmaktadır. Bu etkiler toplumsal reflekslerimizi zayıflatarak, gidişattaki sorunlara ve sıkıntılara, tepkisiz, etkisiz ve katkısız olmamıza asıl sebeptir. Farkında olduğumuz bu sorunun iki çözüm kaynağı mevcuttur.

1-Kişilerin sıkıntılarının farkında olarak bunu yenmek için bireysel mücadele vermeleri. Yakın çevresini etkilememek adına destek ve tedavi almaları. İrade gücü ile rahatsızlık veren sıkıntılar üzerine çözüm arayışları içerisinde olmaları ve yapabileceklerinin farkında olarak kendilerini yenilemek, araştırmak, eğitim almak, geliştirmek gibi yöntemlere başvurmaları. Yani mücadele etmeleri.

2- İkinci aşamada ise sorumluluk, sivil toplum kuruluşları aktivistler, dernekler, resmi kurum ve kuruluşlar ile hükümet politikalarınındır. Kişinin bu organların çalıştığının görmesi destek moral ve isteklendirme açısından çok önemlidir. Eğer bu kurumlar düzgün çalışmaz ve çözüm odaklı hareket etmezler ise, maalesef ki toplumdaki bu sorun artarak devam edecek ve kişilerde öğrenilmiş çaresizlik ve güvensizlik ile “Zaten burada bu işler böyle yürür, bu düzen değişmez “ kanısı yerleşerek, çözüme giden yolları tıkayacaktır. Dimağlara zarar verecektir.

Toplumsal sağlığımız için bir an evvel, bireyler ve kuruluşlar olarak, bizlere zarar veren aksaklıkları çözmek, kanayan yaraları durdurmak, hızlı bir şekilde netice almak zorundayız. Güvenli mutlu iş ortamları, huzurlu şehir ve yaşanır bir ülke için bu olması gerekendir.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.