Türk’e Türkçe Olmalı

Halil MANUŞ

'Karaman oğlu Mehmet Beyi arıyorum.

Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?

Bir ferman yayımlamıştı;

Bu günden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste, meydanda

Türkçeden başka dil konuşulmaya diye,

Hatırlayanınız var mı? '

 

Karaman oğlu Mehmet Bey… Karaman oğullarının üçüncü ve en büyük hükümdarı. 1246-1283 yılları arasında yaşamış, kendini adeta Türkçenin gelişip tarih içinde devamı ve sonsuza kadar var olması mücadelesine adamış yiğit insan. Zamanında Selçuklu devleti milletin başındadır.

Anadolu Selçukluları Türk olmasına Türk’tüler ama devletin hemen her alanında Türk değerlerinden Türk kültüründen başka hemen her kültür özelliklede İran kültürünün baskın olduğu bir dönem yaşanmaktadır. Adeta Türk değerlerinin, devlet eliyle unutturulmaya çalışıldığı yıllardır. Orta Asya dan Anadolu ya göçen, burada devlet ve beylikler kuran Türk boylarının, başka milletlerin değerlerini kabullenip, kendi öz değerlerini terk etmeye yöneldikleri ve bu yönelişi adeta marifet saydıkları bir dönemdir o yıllar.

İşte bu zamanda başa geçen Karaman oğlu Mehmet Bey Selçukluların tam tersini yani kendi öz kültürünü ön plana çıkartma derdini kendine dert edinmişti. Bilindiği üzere o yıllarda Selçuklular, edebi dil olarak Farsçayı, devlet işlerinde ise Arapçayı kullanıyorlardı. Halk ise bu iki dilin dışında, kendi öz dili olan Türkçeyi kullanıyordu. Mehmet Bey, millet olarak yaşamanın ilk şartı olarak, dil birliğinin sağlanması gerektiğine inanıyordu. Kendi dilini ve kültürünü hor gören, başka kültürlerin egemenliğine girmeyi yücelik sanan, bu anlayışa tepki gösteriyordu. İşte tarihe diğer fermanlardan farklı bir şekilde geçen o ünlü fermanını 1277 yılında yayınladı. Bu fermanla Türkçeden başka bir dil konuşulmasını yasakladı.

 

Bize de bu fermana uymak düşer elbette.

Fermanı merak edenler açıp okuyabilirler. Ben belki de özet olabilecek şekliyle günümüz insanına seslenmeye çalıştım.

 

TÜRKÇE OLMALI

Anne konuşurken

Dil, Türkçe olmalı

Sarılıp okşarken

El, Türkçe olmalı

 

Damarında ki kan

Patlayan her volkan

Derelerden akan

Sel, Türkçe olmalı

 

Sırtımda ki aba

Odamda ki soba

Kazma, kürek, yaba

Bel, Türkçe olmalı

 

Kiliminde desen

Heyben, torban, kesen

Ilgıt, ılgıt esen

Yel, Türkçe olmalı

 

Anamın sandığı

Çeyizlik yaptığı

Ozanın çaldığı

Tel, Türkçe olmalı.

 

Tekneler de hamur

Mangallar da kömür;

Toz, toprak, kar, çamur

Kül, Türkçe olmalı.

 

Sandal, kayık, dümen

Otlak, çayır, çimen

Buğday, başak, çemen

Gül, Türkçe olmalı.

 

Atatürk  Türk dilinin yabancı diller boyunduruğundan kurtarılması için değişik zamanlarda yaptığı konuşmalarda bakın neler diyor. 'Türk demek, dil demektir. Millet olmanın en belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk milletindenim. Diyen kişi, her şeyden önce kesinlikle Türkçe konuşmalıdır.

Türkçe konuşmayan bir kişi, Türk kültürüne ve milletine bağlılığını öne sürerse buna inanmak doğru olmaz.' 'Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir.

Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor.

Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir.' 'Türk demek Türkçe demektir; ne mutlu Türküm diyene! '