Tutuklu Gazeteciler...

Dursun BERKOK

İki çeşit gazeteci vardır!

Bildiklerini gördüklerini okuruna ulaştıran gazeteciler. Okurunu bilgilendiren, uyandıran gazeteciler. Bunlar otokrat yönetimlerde cesur olmak mecburiyetindelerdir. Çünkü yönetimin yıldırımlarını üzerlerine çeken paratonerler gibidirler… Her an bir şeyler bahane edilerek haklarında soruşturma açılabilir, gözaltına alınabilirler veya daha kötüsü tutuklanabilirler!

Bildiklerini gördüklerini yaz(a)mayan gazeteciler. Onlar için evvelemirde yönetimle ters düşmemek önemlidir. Bu cins gazeteciler, yönetimin rahatını bozacak haberleri, gelişmeleri, görmemek üzere şartlanmışlardır, yönetimin kendileri için sağladıkları imkânları sonuna kadar kullanırlar… Kısa yoldan, tezelden zenginleşirler… Kâh çokbilmiş, çok yetkiliymiş havalarına girerler. Muhalif mahvilleri tehdit etmekten çekinmezler. Doğrucu Davut (gerçek) gazetecilerden hiç hazzetmezler. Her fırsatta onları deşifre etmeye, yönetimin onları cezalandırması için yol göstermeye bayılırlar. Bu durumdan sadistçe bir keyf alırlar. Yalan haber uydurmakta, iftira atmakta üzerlerine yoktur.

Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç gerçek gazetecilerdi. 6 aydır Silivri Cezaevinde tutuklulardı. Barış Pehlivan tecritteydi, 6 aydır hücresinde tek başına cezalandırıldı. Mahkûmiyet olmadan tecrit ve hücre! Barış daha önce; “… Bilmez miyim; koltuk sahipleri gerçek gazetecileri sevmez. Hep alkış, hep övgü, hep dalkavukluk isterler. Buna karşı durup kalemin namusuna sahip çıkanlara ise bedel ödetirler.”, demişti. Tam da dediği gibi oldu… Dürüst ve gerçek gazetecilik yapmanın bedelini hücrede tek başına 6 ay kalarak ödedi. Duruşmada; ““Ben niye sanık sandalyesinde olduğumu bildiğimden dolayı korkmuyorum”, dedi…

Murat Ağırel; “Biz yine neyin bedelini ödüyoruz?” cümlesini mahkeme heyetine sordu.

Barış Terkoğlu ise; “Biz onların ortaya çıkmasını istemediklerini yazmaya devam edeceğiz”, diyerek inatla gerçek gazeteciliğin şartını da ortaya koyuyordu…

Gencecikler, korkusuzlar, cesurlar, gerçek gazeteciler…

Artık serbestler. Çıktılar.

Verdikleri mücadele destansı… Geleceğin gazetecilerine ders olarak okutulacak kadar önemli…

Pişmanlar mı? Değiller!

Korkuyorlar mu? Hayır!

Milletlerine ve mesleklerine saygılarından, gerçek gazetecilik mesleğine dönecekleri için heyecanlılar. Sabırsızlar...

Ötekiler mi? Onlar biraz ürkekler, endişeliler, korkuyorlar, iktidarın düşüşe geçmiş grafik eğrisi, onları evhamlandırıyor ama semirmeye, zenginleşmeye devam ediyorlar…