Bağımsızlık ve istiklal düşüncelerinin gerçek anlamda yasak olduğu Sovyetler Birliği döneminde eserlerinde bu kavramları öven, 1980'li yıllarda ise bağımsızlık mücadelesinin ön saflarında yer alan Vahapzade, tüm Azerbaycanlıların gönlünde taht kurdu.

Azerbaycan Türkçesini en iyi şekilde kullanmaya özen gösteren Vahapzade, eserlerinde halkın duygularına tercüman olarak ülkesinin özgürlük simgelerinden biri haline geldi.

Türk dünyasının büyük evlatlarından biri olarak tarihe geçen Vahapzade, 16 Ağustos 1925'te Azerbaycan'ın Şeki kentinde doğdu. 9 yaşında ailesiyle Bakü'ye taşınan Vahapzade, ilk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladı.

Vahapzade, 1942'de girdiği Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümü'nden 1947'de mezun oldu, aynı bölümde öğretim üyeliği yaptı. 1964'te tamamladığı "Samed Vurgun'un Yaratıcılık Yolu" isimli monografisiyle filoloji doktoru unvanını alan ve 1980'de Azerbaycan İlimler Akademisi üyeliğine seçilen Vahapzade, 1990'da emekli olana kadar üniversitede ders verdi.

Azerbaycan'ın özgürlük mücadelesindeki hizmetlerinden dolayı istiklal nişanıyla ödüllendirildi

Vahapzade, 1980'li yılların sonlarında Azerbaycan'da bağımsızlık mücadelesi alevlendiğinde ön saflarda yer alırken, yazılarında ve yüz binlerce insanın katıldığı mitinglerde yaptığı konuşmada, halkı Sovyetler Birliği'ne karşı durmaya ve mücadeleye çağırdı.

Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra çalışmalarıyla hizmetini sürdüren ve iki dönem milletvekili seçilen Vahapzade, eserlerinde Azerbaycan Türkçesini en temiz şekilde kullanmaya özen gösterdi ve halkının duygularına tercüman oldu. Vahapzade, 1995'te Azerbaycan'ın özgürlük mücadelesindeki hizmetlerinden dolayı istiklal nişanıyla ödüllendirildi.

Eserleri 8'den fazla dile çevrilen Vahapzade, 70'i aşkın şiir kitabı, 11 ilmi eser, 2 monografi, piyesler ve yüzlerce makale yayımladı.

Şiirlerinde vatan sevgisi, ana dil, özgürlük, millet, aile ve hasret temaları ön planda olan Vahapzade'nin 15'in üzerinde eseri Türkiye'de de basıldı.

Vahapzade, 13 Şubat 2009'da Bakü'de vefat etti. Şairin cenazesi ülkenin önemli edebiyatçı, bilim ve siyaset adamlarının mezarlarının bulunduğu Fahri Hıyaban'da toprağa verildi.

Vahapzade, eserlerinde Türk diline, Türkiye-Azerbaycan dostluğuna büyük önem verdi.