Bir Dava Adamı: İskender Öksüz

Bir Dava Adamı: İskender Öksüz

Dostları, aile fertleri ve öğrencileri onu anlattılar. Bilimle ilişkisi, zekâsı, keskin zekasıyla birleşen mizahî yönü, sevgi dolu ilişkisi ve âşık olduğu Türk milleti için yaptıkları konuşuldu.

A+A-

Prof. Dr. İskender Öksüz, kendisini Türk milletine vakfetmiş bilim ve dava adamı.

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Merkezi, 29 Mayıs 2025’te, İskender Öksüz için bir Saygı Programı düzenledi. Hoca’nın ders verdiği Kapadokya Üniversitesi ve Yönetim Kurulu Üyesi olduğu Millî Düşünce Merkezi de organizasyona katıldı.

Dostları, aile fertleri ve öğrencileri onu anlattılar. Bilimle ilişkisi, zekâsı, keskin zekasıyla birleşen mizahî yönü, sevgi dolu ilişkisi ve âşık olduğu Türk milleti için yaptıkları konuşuldu.

İskender Ağabey, davası olan ve davasıyla ilişkisini her daim canlı tutan birisi. Can dostu Sadi Somuncuoğlu’nun arkasından yazdıkları arasındaki, “… hepimiz, fikrimizle ve gönlümüzle, o zamanın bir marşında geçen: ‘Atalardan bize kalan emanettir bu vatan, / Susuz kalsa toprağımız sularız kanımızla.’ ilkesine inanmıştık.” ifadesi bu yönünü daha iyi anlatıyor. Emanete sahip çıkmaya hiç ara vermemiş.

Bir döneme imzasını atmış ekibin başlangıcındaki birkaç kişiden birisi. ABD’de Yale Üniversitesinde yaptığı doktora sonrasında geldiği Ankara’da hemen ekibe dahil olmuş. Yapıp ettikleriyle Türk fikir, düşünce ve siyasi hayatında derin izler bırakmışlar.

Bütün gayretleri ülküleri için. Ülküleri de belli, Türk Milleti tarihteki büyüklüğüne ulaşsın. Dertleri davaları emanete sahip çıkmak yani.

Önce Devlet Gazetesi yayın hayatına başlamış. Sonra,  ileride hayatını birleştireceği Emine Işınsu’nun başına geçtiği Töre Dergisi. Onu, Bozkurt takip etmiş.

Fırtınalar yaratmışlar. Kimi yazı toplar, kimi yazar, kimi basar, kimi de paketleyip postaya verir… Çay demleyen ve dağıtan da üniversiteli gençlerdir. Fırsat buldukça bir tava menemenin başına toplanır ya da bir kâse yoğurda ekmek banmışlar… Hepsi de gereğini yapanlardandır…Ve Devletli Töreli yıllar başlamış.

Bu dönem Cumhuriyet tarihinin istisnai bir dönemi. Bunu da davalarına olan aşklarıyla başarmışlar. Güçlerini birbirlerine olan sınırsız sevgileri ve olağanüstü güvenlerinden alıyorlar. Ama bu büyük güven ve sevginin koruyucu kalkanı da birbirlerine gösterdikleri derunî saygı. Öyle böyle değil, kalplerinin derinliklerinde, en mutena köşesinde besledikleri sevgi ve saygıdır bu. Ben buna şahit oldum…

Hepsi de “Arenada boğaya tezahürat yapanlardan”.

O döneme ait başka hikayeler de var elbette… Daha üniversitede okurken sefer görev emrini aldıklarında, her şeyi bir yana bırakıp, gidip de uzun yıllar sonra dönenlerin hikayeleri… İskender Ağabeyim de sefer görev emrini çok genç yaşta alanlardan. Töreli, Devletli yılların o muhteşem gençlerinden birisi. Hoş, hâlâ da 18 yaşında…

Hani, Galip Erdem ağabeyin, Ağrı Dağı’na çıkarken aşağıda unuttuğumuzu söylediği dava var ya, o dava, bugün aşağıda unuttuğumuz yerde de yok. Kim bilir, birileri çalıp saklamış olsa gerek. Eğer yitik olan davayı bulup, bugün, yeniden hayata geçirmek isteyenler varsa, o gençlerin nasıl başardıklarını düşünmeliler. Türk milletinin devletini ve töresini kaybettiği bu zamanda, yeniden Devletli ve Töreli olmak için şart çünkü.

İskender Ağabeyim hâlâ hikâyesi yazılacak işlere imza atmaya devam ediyor. Yüce Tanrı ona ömür versin…

Hakan Paksoy / Milli Düşünce Merkezi

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.