Çağın Dede Korkutu Vefatının 1. Yılında Anılıyor

Çağın Dede Korkutu Vefatının 1. Yılında Anılıyor

Türkiye'nin yetiştirmiş olduğu en mühim sanatçılardan olan, Milliyetçi-Ülkücü camianın sembol ismi Ozan Arif’i, vefatının 1. senesinde rahmetle ve saygıyla anıyoruz.

A+A-

Efsane sanatçı ve çağın Dede Korkut'u Ozan Arif, vefatının 1. Senesinde anılıyor. Türk milletinin yetiştirmiş olduğu nadir sanatçılar arasında olan Ozan Arif, aşık geleneğinin yaşayan en güçlü temsilcisi idi. 1980’den önce verdiği konserlerde çok kez saldırı girişimine uğrayan ve tehditler alan Ozan Arif, bir konseri esnasında uğradığı bombalı saldırıdan kıl payı kurtulmuştu.

Sanatçılığının yanında öğretmen de olan Ozan Arif, gelen baskılar sonucunda, 9 senedir devam ettiği mesleğine 1979 senesinde veda etmek zorunda kaldı.

Taviz Vermedi

İlk olarak ortaokul ikinci sınıfta sesine aşık olduğu bağlama ile tanışan ve hayli dar olan aile bütçesinden biriktirdiği harçlıklarla, 1964`te İstanbul`da bulunan Şemsi Yasıtman saz evinden 15 liraya aldığı bir bağlama ile ses ve saz dünyasının içine giren Ozan Arif, o gün bugündür hiç susmadan ve hak bildiği yoldan taviz vermeden gönül dostlarına seslendi.

Yaşamı boyunca, sayısız esere, konsere imza atan, on milyonlarca insana ulaşan Ozan Arif, inandığı değerlerden hiçbir zaman taviz vermemişti. Kendisine yönelen teklifleri elinin tersiyle geri iten Ozan Arif, hiçbir zaman bulunduğu noktadan geri adım atmadı. 

Alparslan Türkeş'i ilk defa ortaokul senelerinde Samsun ilinde yapılan toplantıya geldiğinde gören Arif Şirin, bu toplantıdan sonra kendini Türkeş'e yakın hissetmeye başladı. Seneler sonra öğretmen okulundan mezun olunca gittiği Ankara'da Türkeş’le ilk defa görüşme fırsatı buldu.

Merhum Alparslan Türkeş'ten hep iltifat gördüğünü ifade eden Ozan Arif’in "Başbuğ" ile  yakınlaşması ise 1980'den sonra kendisi yurt dışındayken oluştu. Bu dönemde zaman zaman Ozan Arif ile Türkeş telefonla görüştü.

Alparslan Türkeş'in hapisten çıktıktan sonra Almanya'daki evine misafir olduğunu aktaran Arif Şirin, o dönemle ilgili de şunları söylemişti:

"Uzun uzun çok sohbetlerimiz oldu. O beni en yakın o dönem tanıdı, ben de onu. Biz o nesil olarak hiç görmediklerimizi de tanıyorduk. Ondan sonra yeri geldi o beni aradı, yeri geldi bilgi istedi. Yeri geldi ben onu aradım. Turneye çıkarken bilgi verdim. 'Efendim şu programları işleyeceğim' diye. Hatta bir keresinde hiç unutmuyorum sürgünden döndüğümde Türkiye'de turne yapıyoruz. Turnenin birine çıkarken yapacağım bir programla ilgili bilgi vermek amacıyla randevu aldım, gittim. Dosyamı önüne koyarken, 'Efendim bunlar yapacağım program. Sizin verdiğiniz mesajlarla çatışmasını istemem. Bir bakarsanız memnun olurum' dedim. Önüne koyduğum dosyayı geri verdi bana. 'Arif. ben siyaset yapıyorum evladım ama sen bu vatanın ozanısın. Neye inanıyorsan, doğru olarak git onu söyle." dedi"

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.