Hocalı Soykırımı: Tarihe Kazınmış Kan Lekesi

Hocalı Soykırımı: Tarihe Kazınmış Kan Lekesi

Turan Yolu Derneği Genel Merkezi tarafından Hocalı Soykırımı ile alakalı bir açıklama yapıldı.

A+A-

Hocalı soykırımı, yalnızca Azerbaycan Türklerinin değil; bütün Türklerin, ama bundan ötede bütün insanlığın yaşadığı büyük trajedi ve tarihe kazınmış bir kan lekesidir. 1992’de, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece sessiz sedasız, dünyanın bilmediği ve beklemediği çok ağır bir sivil soykırım gerçekleştirilmiştir.

Sovyetler Birliği'nin dağılma aşamasına girmesi ile birlikte Ermenistan, Azerbaycan sınırları içerisinde bulunan Dağlık Karabağ üzerinde hak iddia etmeye başlamıştır. 1988'de Azerbaycan ile Ermenistan arasında başlayan savaş, 1991-1992 yıllarında şiddetini daha da arttırmıştır. Taşnak ve Hınçak terör örgütünün uzantıları, Türk milletine dinmeyen ve önü alınmayan düşmanlıklarını kan dökerek, masum insanları yok ederek göstermişlerdir.

Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde coğrafi konumundan dolayı stratejik öneme sahip Hocalı kasabasında 26 Şubat 1992’de Ermeni birlikleri ve onlara yardım eden SSCB'ye ait 366. Motorize Piyade Birliğinden askerler, kasabada yaşayan Türkleri katletmişlerdir.

25 Şubat gecesi Hocalı'nın giriş ve çıkış yolları kapatılarak soykırım için harekete geçilmiştir. Hocalı, Ermeni kuvvetleri tarafından ateş altına alındıktan sonra, soykırıma başlanmıştır. Bu korkunç gecede, Hocalı mekân olarak yeryüzünden silinmiş, 613 kişi katledilmiş, 487 kişi ağır yaralı halde bırakılmış, 1.275 kişi Ermeni güçleri tarafından esir alınmış olup, bunların içinde 150 kişi bitkin ve harap düşerek şehit olmuştur.

106 Kadın 63 Çocuk

Şehitlerin 106’sı kadın, 63’ü çocuktur. Yüzlerce Azerbaycan Türk’ü kaybolmuş, yüzlercesi ise öz vatanlarından can korkusuyla acı içinde çıkmıştır. Yapılan soykırımda insanların kafa derileri yüzülmüş, kol ve bacakları testere ile kesilmiş, kafaları vücutlarından koparılmış, hamile kadınların karınları kesilmiş, insanlar diri diri yakılmış, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştür. Saldırıdan sonra cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, değişik organlarının kesildiği anlaşılmıştır.

11.356 kişinin yaşadığı Hocalı kasabası, 26 Şubat 1992 tarihinde yağmaya maruz kalmış ve kasaba tamamıyla yok edilmiştir. Hocalı’dan uzun süre cesetleri almak mümkün olmamıştır.

Sıkça sorulan sorulardan birisi; Ermenistan ordusunun neden Hocalı’da bir soykırım yapma ihtiyacı hissettiğidir. Öncelikle Hocalı’nın, Karabağ bölgesindeki tek havaalanına sahip olma özelliği, Karabağ’ın merkezi olan Hankendi’nin elektrik hattının ve demiryolunun da buradan geçmesi nedenleriyle stratejik öneme sahip olduğunu vurgulamakta yarar vardır.

Kaçabilenlerin bir kısmı yollarda can vermiş, en yakındaki Ağdam’a gelmeyi başaranların bazılarının ayakları donmuş, bazıları ise geldiklerinde kangren olmuştur. Hocalı ile Ağdam arasındaki tam 12 km yol cesetlerle dolmuştur. Hocalı’dan kaçamayanlara yapılan işkenceler, akıllara durgunluk verecek kadar korkunçtur. Ermeni çeteler, canice soykırım yapıp bundan haz duymuşlardır. Küçük çocukların bile derilerini soyup, gözlerini çıkarmışlardır. Anlatmanın dahi kolay olmadığı türlü işkenceler, kayıtlıdır.

Monte Melkonyan Anlatmış

Hocalı’ya yakın bölgedeki Ermeni askeri birliklerine komutanlık yapmış olan Monte Melkonyan soykırım öncesi ve sonrasını günlüklerinde anlatmıştır: Buna göre, soykırımdan bir gün önce Ermeni milisler kasabanın üç tarafından ilerleyerek halkı doğudaki tek çıkışa yönlendirmişlerdir. Yine, kasaba topçu atışı ile doğudaki bu çıkış dışında bütünüyle bombalanmıştır. Sözü edilen bu tek çıkışa yönelen ve doğudaki ormanlık tepelerden kaçmaya çalışan Azerbaycan Türkleri, Ermeni milisler tarafından takip edilmiş ve soykırım gerçekleştirilmiştir. Ermeniler şehri işgal edip, geride kalanları da acımasızca katlettiler.

Hocalı, Türk milletine karşı işlenmiş bir insanlık suçu olup, failleri de her daim katillikle ve canilikle değerlendirilecektir. Soydaşlarımızın ırzına, namusuna, şerefine, hayat ve varlık haklarına kastetmeye cüret eden Ermeni ahlaksızlığını aziz milletimiz lanetle ve nefretle hatırlayacaktır.

Köksüzlük ve Kimliksizlik

Diğer taraftan sözde Ermeni soykırımı yalanını, her düzeyde yoğunlaştırdıkları propagandayla meşrulaştırmaya, onaylatmaya ve kabullendirmeye çalışanların, Hocalı’yı akıllarına dahi getirmemeleri, kendi köksüzlük ve kimliksizliklerinin eseri ve sonucudur.

“Hepimiz Ermeniyiz” korosunun, diasporanın gönüllü elçiliğine soyunanların, Ermeni açılımıyla tabuları yıkmaktan, önyargıları aşmaktan bahsedenlerin aynı zihniyetin farklı yüzleri olduğu kuşku götürmez bir gerçek olarak karşımızdadır.

Özelde Hocalı, genelde Dağlık Karabağ’daki insanlık ayıbını görmek istemeyenlerin, sözde Ermeni soykırımı iddiaları üzerinden Türk milletini yargılamaya girişmeleri ve bunun için sistematik faaliyet yürütmeleri insafsızlığın ve yüzsüzlüğün bizatihi resmidir.

Bu nedenle değişik ülke parlamentolarında kabul edilen sözde soykırım ve inkâr yasaları en başta milli vicdanlarda hükümsüz kalacak ve hiçbir anlam ifade etmeyecektir. En son olarak Fransa parlamentosunda siyasi kaygılarla tarihimizi sanık sandalyesine oturtmaya yeltenenler, şayet haysiyet ve insaniyetten mahrum değilseler, dikkatlerini Hocalı’ya vermeli ve oradaki zalimliklere odaklanmalıdırlar.

Hocalı soykırımının 20.nci yılında, Dağlık Karabağ’da süren Ermeni işgalinin son bulması; evinden, yurdundan ve toprağından uzak kalan soydaşlarımızın haklarının iadesi uluslararası toplumun en ciddi görevleri arasındadır. Ayrıca, Hocalı soykırımı üzerinden sinsi ve gizli niyetlerini yürütmeye çalışanlara, lobi çalışması ile müşterek sızımızı kullanma amacı taşıyanlara da çok dikkat edilmesi ve fırsat verilmemesi her milliyetçi-vatanseverin sorumlulukları arasındadır.

Bu duygu ve düşüncelerle, Hocalı soykırımının 20.nci yıldönümünde, hayatlarını kaybeden soydaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, Ermeni mezalimini şiddetle kınıyoruz. Unutulmasın ki; bir millet, iki devlet halinde olduğumuz Azerbaycan Cumhuriyeti’nin esaret altında bulunan vatan parçasına kavuşması vazgeçilmez ve yeri doldurulamaz bir gereklilik ve zorunluluktur.

Türk milletinin duası, desteği ve isteği de her zaman buna yönelik olacaktır.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.