İZŞABEDli şâirler, Türk edebiyatında yeni bir örnek olması için  şimdiye  kadar yapılmamış bir çalışmayı sürdürüyorlar. Ortak şiir yazmaya katılımın serbest olduğu bu çalışmada  konularına göre on ile yirmi arasında değişen şâirin katılımıyla sürdürülen çalışmalarda şimdiye kadar şiir yazdıkları konular:

Rübailer, sevgi, hasret, kavga, sağlık çalışanları, dostluk, TBMM’nin 100 yılı,   Anneler Günü, Soma Faciası, Türk Dİl Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı,  Ramazan Bayramı, İstanbul’un Fethi, Babalar Günü, 30 Ağustos Zafer Bayramı, 9 Eylül İzmir’in kurtuluşu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı…            

İZMİR ŞAİRLER VE BESTEKÂRLAR DERNEĞİ (İZŞABED) ORTAK BİR ŞİİRLE İZMİR’E GEÇMİŞ OLSUN DEDİ.

GEÇMİŞ OLSUN İZMİR’İM

İki bin yirmi yılı Otuz Ekim, gün cuma

Saat on dört ellide İzmir’i deprem vurdu

Yirmi saniye sürdü, döndü binalar kuma

Yasa boğdu bu olay baştan sona tüm yurdu…

Altı nokta altılık bu depremin sonunda

En hasarlı ilçeler Bayraklı ve Bornova

Yerle bir oluverdi yirmi bina anında

Çünkü zemin bataklık, yumuşak bir düz ova…

Halim AKIN

Deniz kumu kullanan demir çimento çalan

Kontrolü yaparak ruhsatlarını veren

Değer miydi paraya göçük altında kalan

Deprem değil sizsiniz binayı yere seren…

Bir sürü yetim öksüz bu sizin eseriniz

İki metre temele diktiniz sekiz katı

Hep sizlere çalıştı o meşhur keseriniz

Böylece edindiniz ahlı köşklerle yatı…

Turan ATASEVER

An be an acıları yüreklerde duyuldu

Göçük altında canlar haykırır imdat diye

Kimisi can çekişir kimileri bayıldı

Güzel İzmir’imize kurtulan can hediye

Derdi derde ekledik duysun bizi yaradan

İnsan zulmü insana niye Allah’ım niye

Binalar yıkılıyor birer birer sıradan

Bayraklı döndü gitti köhne bir viraneye…

Çakmar ÇAKMAK

Çok büyük bir sarsıntı İzmir’i yaraladı

Allah’ımdan dileğim bir daha göstermesin

Bu deprem Bayraklı’yı adeta paraladı

Böyle büyük acıyı düşmanıma vermesin

İzmir’de olurdu da böylesini görmedik

Normal deprem değil bu taştı denizler bile

Korkumuzdan evlere hiç birimiz girmedik

Bu halkın yaşadığı tarif edilmez çile…

Mahmut KÜÇÜKAYDIN

Gürültüyle sarsıldık evler yerle bir oldu

Enkaz altında sesler durmadan yürek dağlar

Bütün sokak caddeler tozla dumanla doldu

Yavrusunu yitirmiş anne babalar ağlar

Yıkıldı apartmanlar ezildi nice canlar

Yıkıntının başında insanların feryadı

Böyle büyük afeti ancak yaşayan anlar

Seslenerek ismini arar kayıp evladı…

Suna YILMAZ

Bir felakete düçar oldu İzmir ilimiz

Ateş düştüğü yeri yaktı yine burada

Enkaz altında kaldı ayağımız elimiz

Yaralılar kurtulsun Hak erdirsin murada

Lakin merhumlar için ben de çaresiz kaldım

Rahmetden başka bir şey gelmiyor ki dilimden

Canlarla oynayan kim varsa Allah’a saldım

Nesl-i Âti’yi korusun Rabbim böyle zulümden...

Aydın BAYRAKTAR

Zemin kötü olunca deprem yıktı her yeri

Acının tarifi yok şok yaşıyor İzmir'im

Herkes TV başında kalmasa da göz feri

Her kurtulandan sonra hep coşuyor İzmir’im…

Nice canlar verildi çürük bina yapana

İnşallah yaptıkları yanlarına kar kalmaz

En büyük ceza verin para pula tapana

Demir çimento çalan insan bile sayılmaz…

Recep ŞİKAR

Vatanımda mâtem var İzmir'i deprem vurdu

Yüreğimiz yanıyor ciğerimiz sızılar

Çârenin tükendiği sözün bittiği yerdi

Dünyaya doyamadan gitti körpe kuzular

Kimi yaşlı kimi genç daha bebekti kimi

Gülüşü neşe dolu ışıl ışıl bakardı

Kimisi kurtarıldı kimi yaktı içimi

Görevliler enkazdan cesedini çıkardı…

Gaffar GÜLLÜ

İlk defa Sığacık’ta tsunami oluştu

Denizdeki tekneler hep karaya oturdu

Kabaran dev bir dalga sokaklara doluştu

Yaşlı bir teyzemizi bu hayattan götürdü…

Bu öyle bir deprem ki bin beş yüz artçı oldu

Durmadan sallanıyor kırılan o fay hattı

Hiç kimsede huzur yok yürekler korku doldu

Yüz on dört yurttaşımız ani ölümü tattı…

Mustafa DEMİRCİ

Domino taşı gibi devrildi hep binalar

Geçmişte olanlardan hiç mi ibret alınmaz

İnsan hatalarından geldi artık gınalar

Paraya tapanların vicdanına kanılmaz…

Tedbir alıp takdiri Yüce Rabbe bırakıp

Hırsızlık yapanların yaptığı kar mı kalır

Çalıp çırpanların da tek tek canını yakıp

Ömür boyu hapse at belki herkes ders alır...

Ömer Sabri KURŞUN

Yüz seksen ağır hasar nasıl olur bu işler

Adalet af etmesin malzemeden çalanı

Ufacık çıkar için kesiliyor kirişler

Can üstüne can gitse kesmiyorlar talanı

Kaldı enkaz altında nice cansız bedenler

Bize kurtarmak düşer hala nefes alanı

Bilinirken bilinmez oldu yine nedenler

Altı nokta altıya bağladılar yalanı…

S. Ozan USLU

Deprem yine can aldı, İzmir'imi sınadı

Halkın solan yüzüne renk gelsin istiyorum

Kırdı döktü savurdu, çok kötüydü inadı

Kaçmak yakışmaz bize, cenk olsun istiyorum

Vatandaş tamah etme, lüks duran kata, yata

Ortak tavır koyalım, bilim, erdemden yana

Müteahhitlerimiz yapmasın teknik hata

Dökülmesin gözyaşı, toprak doymasın kana…

Adem KOÇYİĞİT

Canım İzmir sallandı korku ile şaşırdık

Yıllardır görmemiştik böyle büyük bir deprem

Kaçışırken delice yolu bile şaşırdık

Can derdine düşünce titredi her bir zerrem…

Deprem oldu olalı uyku nedir bilmedik

Moralimiz bozuldu gözlerimiz yaş dolu

Göçükleri gördükçe yaşımızı silmedik

Sağlam bina yapılsın budur bunun tek yolu…

Nurten CAN

Kurtarma ekipleri çok büyük iş kotardı

Yurdun her yöresinden geldiler koşa koşa

Enkazların içinden yüz altı can kurtardı

Cansız bedenler ile gözleri doldu yaşa…

Uykuyu unutmuştu umut dolu gözleri

Tırnaklarıyla kazdı enkazı hiç durmadan

Bebekleri bulunca ağlattı hep sözleri

Belli ki durmaz onlar yaraları sarmadan…

Halim AKIN

Belediye durmadı sorun neyse o erdi

Aksamadı hiçbir şey tedbirleri aldılar

On binlerce insana çadır ve yemek verdi

İşlerinin başında gece gündüz kaldılar…

İzmir halkı her türlü yardıma koştu durdu

Ekmeğini paylaştı ihtiyacı olanla

Battaniye, giysinin stantlarını kurdu

Hemen tek yumruk oldu kalbi elem dolanla…

Halim AKIN

Teşbihte hata olmaz derler idi bir zaman

Geçimsizse insanlar kediyle köpek gibi

Gizliden denir iken, benzetmeye elaman

Köpeğin yardımıyla enkazdan çıktı kedi

Diyemezken hiç kimse hanaylarım hanlarım

Umut olup bizlere geçtiler işte kayda

Acıların içinden, çıkıp gelen canlarım

Adlarıyla yaşarlar, İDİL, ELİF ve AYDA…

Şerif KUTLUDAĞ