Suskunluğunu Bozdu,Flaş Açıklamalar Yaptı

Suskunluğunu Bozdu,Flaş Açıklamalar Yaptı

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, aktif siyasete dönme konusunda yeşil ışık yaktı, "Şüphesiz bir ihtiyaç sözkonusu olursa o zaman bakarım" dedi.

A+A-

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, NTV'de katıldığı programda önemli açıklamalar yaptı. 'Aktif siyasete dönecek misiniz?' sorusuna "Şüphesiz bir ihtiyaç sözkonusu olursa o zaman bakarım" diye cevaplayan Gül, Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Memduh Boydak'ın gözaltına alınmasına da eleştirdi. Gül, "Boydak ailesi Kayserili biliyorsunuz. Hayırseverlilikleri özellikleridir. Sadece bir cemaat değil tüm vakıf, dernek kim iyi iş yapıyorsa herkese yardım eden insanlardır. Şüphesiz hiçkimse dokunulmaz değil ama bir yolu var. Bir ciddi mevzu varsa bunlar araştırılmalı. Bunları yaparken de incitmemek gerekiyor. Yoksa tepkiler doğuyor. Meseleler onur meseleleri haline geliyor. Yanlışı göstermek ve yanlıştan insanları uzaklaştırmak gerekiyor." şeklinde konuştu.

 

TERÖR OLAYLARI YORUMU

 

Gül, artan terör olaylarıyla ilgili de şunları söyledi: Şuan Türkiye'de terörle ilgili hiçbir haklı gerekçe gösterilemez. Şiddetle terörün karşısında durmalı ve reddetmeliyiz. 'Az gittik dere tepe düz gittik' diye bir söz vardır. Bir de bakmışız ki 'arpa boyu yol gittik' derler. Üzüntüyle karşılıyorum.

 

"KOALİSYON KURULMASINI İSTEDİM"

 

Gül, "İki büyük partinin bir araya gelerek hükümet kurmasını faydalı gördüğünü belirterek "Ben doğrusu güçlü bir hükümetin kurulmasını bugünkü Türkiye şartlarında çok faydalı görmüştüm." dedi.

 

AK PARTİ'NİN BAŞINA GEÇECEK Mİ?

 

Gül, 'AKP'nin başına geçecek misiniz?' sorusuna, "Siyasi kariyer derseniz, Cumhurbaşkanlığı'ndan öte bir kariyer yok." cevabını verdi.

 

KONGREYE NEDEN KATILMADI?

 

Gül, AK Parti kongresine neden katılmadığıyla ilgili de şunları söyledi; Sayın Başkan telefon açarak davet etti kongreye. Unutmuşlardı hatırlarsanız. Biraz tabiki ister istemez alınganlığı oluyor insanın. Allah'ın bildiğini kuldan mı saklayacağım.

 

İşte Gül'ün açıklamalarından satırbaşları:

 

"DÜNYA MESELELERİYLE UĞRAŞIYORUM DEMEM MÜMKÜN DEĞİL"

"Uzun bir siyasi hayatımız oldu. Siyasi hayatım Meclis'e girmemle başlamaz. Hayatımın neredeyse tamamı bu işlerle geçen bir insanım. Her şeyi kapattım ve dünya meseleleriyle uğraşmıyorum demem mümkün değil. Bir sene aktif bir şekilde kamuoyu önünde olmadım ama tüm ilgimi devam ettirdim. Bazen içeride bazen dışarıda oldu.

 

"ÜNİVERSİTE VE CUMHURBAŞKANLIĞI MÜZESİ'NE ÇOK VAKİT AYIRDIM"

 

İki şeye çok vakit ayırdım. Benim ismimi taşıyan bir üniversite kuruldu Kayseri'de. Onu destekleme vakfı var. Özel bir model olmuş oldu. Ona çok özen veriyorum. Devlet üniversiteleri içinde ilk 5'e girmiş durumda. Anadolu'nun ortasında da önemli bir üniversite olabileceğini göstermiş olduk. Bunun yanında bir Cumhurbaşkanlığı müzesi yapısı içerisindeyiz. Bu da Türkiye'nin ilk siyasi tarih ve demokrasi müzesi olacak. Sadece benim Cumhurbaşkanlığım döneminden değil Cumhuriyet tarihinin bir özeti olacak bir müze olacak.

 

Benim adıma bir de vakıf kurduk. 11. Cumhurbaşkanı Ofisi olarak hem de vakıf olarak... Tarihi bir bina. Sultan Abdulaziz zamanında yapılmış. Burası terk edilmiş bir yerdi. Burasını da kazanmış olduk, faaliyetlerimize devam ediyoruz.

 

"KURULUŞDA İLKELİ İNSANLARI BİR ARAYA GETİRMEK İSTEDİK"

 

O zamanın siyasi atmosferini düşünmek lazım. O dönemde çok tıkanıklıklar olmuştu. Partimiz kapatıldıktan sonra biz yeni AK Parti'yi kurarken politikalarımız da farklıydı. Neticede biz o tip bir siyaset tarzının kendimize de partimize de davamıza da fayda getirmediğini görüp daha geniş bir şekilde insanları kucaklamak istedik. Aynı şekilde ilkeli karakterli insanlarla bir araya gelmek istedik. Bizim çizgimizin dışındaki prestijli, saygılı isimler de katılmıştı.

 

"GÜÇLÜ BİR HÜKÜMETİN KURULMASINI ÇOK FAYDALI GÖRMÜŞTÜM"

 

Doğrusu güçlü bir hükümetin kurulmasını çok faydalı görmüştüm. İki büyük partinin bir araya gelmesi çok önemliydi. Bakanlar eğer çok partizan olursa koalisyon hükümetleri yürümez. Riyakkat sahibi insanlardan seçilseydi çok faydalı olurdu. Güzel hizmetler yapılabilirdi. Polemik konusu olan konular polemik olmaktan çıkardı. Tabi işin içini bilmiyorum. Neticede geride kalmış oldu.

 

"KÜRT VATANDAŞLARIMIZIN DEVLETE BAĞLILIĞINI ZAYIFLATMAMALIYIZ"

 

Şunu açıklıkla söylemeliyim ki vatandaşlarımız içerisinde Kürt vatandaşlarımızı devlete ve millete bağlılığını zayıflatmamalıyız. Eğer Kürt vatandaşlarımızı rencide edecek herhangi bir şekilde aidiyetini zayıflatacak bir şey olursa esas tehlikeli orada görürüm. Bütün siyasi partilerin bölgede aktif olmasını, aktif liderler çıkarmalarını görmek isteriz. Silahlı adamla sonuna kadar mücadele edilir. Devletin bir hukuk yüzü vardır. Terörle mücadele etmek en haklı görevdir. Halkı Türkiye'de hiçbir şekilde uzaklaştırmamalıyız. Bütün vatandaşlarımızın devlete bağlılığını güçlendirmeliyiz. O zaman terörü izole ederiz.

 

"AHMET BEY'İ BEN SİYASETE SOKTUM"

 

Ahmet Bey'i ben siyasete soktum. Benimle beraber 5 sene yanımda oldu. Türkiye tüm bu ülkere soft-power'ıyla, hard-power'ıyla çok etkili olur. Hepsi Türkiye'yi överler ve Türkiye'nin propagandasını bizden daha iyi yaparlar. Biz onların iç siyasetine girmeye çalışırsak kötü hatıralar öne çıkar, kötü hatıralardan bahsederler. Bu ikili ilişkilerde buna dikkat etmeliyiz.

 

En çok zaman harcadığım iş dış politikaydı. Bugünkü Anayasaya göre nihai kararı hükümetler verir ve uygular. Sorumluluk onların üzerinedir.

 

"SURİYE'DEKİ REJİMDEN HEPİMİZ NEFRET ETMİŞİZDİR"

 

Suriye'deki rejimden hepimiz nefret etmişizdir. Suriye'nin Akdeniz kıyısında tek parti iktidarının devam etmesi mümkün değildi. ne zaman olaylari silahlı mücadeleler başladı, o zaman ilişkilerimiz çok değişti. O süre içerisinde malesef dış dünya diyalogla etki etmemize fırsat vermedi ve ilişkiler koptu.

 

"ULUSLARARASI CAMİA SURİYE KONUSUNDA HAMASET YAPTI"

 

Uluslararası camiayı suçlarım. Olaylar başladığında uluslararası camia hamaset yaptı. Neticede doğrusu bunu bir süre geçtikten sonra gördük. O zaman büyük bir boşluk olur. Ve bu boşluktan neler çıkacağını kimse bilemez. Uluslararası camianın oluşturduğu bu iklimde ortaya çıkanlar sürpriz değil. Irak aynı şekilde olmadı mı? O zaman ben Başbakan'dım. Suriye meselesinde siyasi bir çözümden başka bir yol yok."

 

"İSTER İSTEMEZ ALINGANLIĞI OLUYOR İNSANIN"

 

Basından takip ettim. Üzücü durumlar da olmuş ama onları geride bırakmak lazım. Seçime en iyi şekilde hazırlanmak lazım. Mesaj gönderip düşüncelerimi, tavsiyelerimi paylaştım. Ümit ederim ki dikkate alınır. Ortak aklın öne çıkmasını, başarılı olunan dönemlerdeki politikalara dönülmesini özetleyen bir mesaj gönderdim.

 

Sayın Başkan telefon açarak davet etti kongreye. Unutmuşlardı hatırlarsanız. Biraz tabiki ister istemez alınganlığı oluyor insanın. Allah'ın bildiğini kuldan mı saklayacağım.

 

"CUMHURBAŞKANLIĞI'NDAN ÖTE BİR KARİYER YOK"

 

Siyasi kariyer derseniz, Cumhurbaşkanlığı'ndan öte bir kariyer yok. Siyasetle geçti hayatım. Cumhırbaşkanlığı'ndan sonra o günkü şartlara baktım. Siyasetten resmen partili milletvekili olmadan da siyasetle geçtiğini söyledim. İhtiraslı bir siyasetçi olmadım hiç. Her şeyi 'muhakkak ben olayım' diye bir düşüncem olmadı. İhtiras benim motivasyonum olmadı. Cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra bu şartlar içinde olmamın doğru olmadığını söyledim. Tabi ki benim de gecem gündüzüm bunlarla geçiyor.

 

"AÇIKÇA FİKİRLERİMİ SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİM"

 

Ben burada oturmuyorum. Ben dışarıda ve içeride birçok toplantılara katılıyor ve fikirlerimi söylüyorum. Açıkca fikirlerimi söylemeye devam edeceğim. Birikimlerim bana ait kalamaz. Bunları samimi bir şekilde paylaşmam bir vazife. İleride ne gözükür ona bakmak lazım. Siyaseti bir hırs ve makam mevki içerisinde yapmadım. Benim yapabileceğim bir şey olursa ona bakarım. Kariyer açısından değil bu şüphesiz. Doymamış gibi bir siyasi merak içerisinde olamam. Bir ihtiyaç söz konusu olursa o ayrı bir konu. Tek arzum arkadaşlarımın başarılı olması.

 

"TUZAĞA DÜŞMDEN AKILLI BİR MÜCADELE YAPILABİLİRDİ"

 

Bu kavgalar çıkmadan önce birçok şeylere itiraz eden ve mani olan bir insandım hatırlarsanız. Hakim ve savcıların birçok uygulamalarını, kapılar arkasında yaptıklarım ayrıdır, ileride büyük sıkıntılar çıkaracağını söyleyen birisiyim ben. Ben kamu alanında, devlet içerisinde siyasete müdahalelerini yanlış ve karşı bulmuşumdur. Arkadaşlarımı da uyarmışımdır.

 

Öyle şeyler vardır ki devlet idaresinde her düşündüğünüzü aleni de konuşamazsınız. Demin söylediğim gibi bunların neticeleri vardır. Aklıma geleni herkesin önünde söylemeye başladığımda olmaz. Söylemesi gerekenleri, söylemesi gereken insanlarla bir araya gelmişimdir. Devlet idaresinin görevi bu.

 

Doğrusu bu çok etkiledi (AK Parti'yi). Böyle bir tuzağa düşmeden akıllı bir mücadele daha iyi yapılabilirdi kanaatindeyim.

 

"ÇATIŞMACI SÖYLEMDEN KAÇINMAK LAZIM"

 

Söylemlerin değişmesi lazım. Daha yapıcı ve yol gösterici olması lazım. Çatışmacı söylemden kaçınmak lazım. Sadece söylem bile çok şeyi değiştirir. Saygı ve sevginin olması lazım. Saygının makamlara karşı sağlanması lazım. Her şey söz ile başlıyor sonra da kriterler. Buna uyup uygulayacaksınız. Sonra hukuku evrensel olarak uygulamanız lazım. Tüm bunlar Türkiye'yi doğru bir istikamete sokacaktır.

 

"BOYDAK AİLESİ KAYSERİ'DE VERGİNİN YARISINI ÖDER"

 

Boydak ailesi Kayserili biliyorsunuz. Hayırseverlilikleri özellikleridir. Sadece bir cemaat değil tüm vakıf, dernek kim iyi iş yapıyorsa herkese yardım eden insanlardır. Şüphesiz hiçkimse dokunulmaz değil ama bir yolu var. Bir ciddi mevzu varsa bunlar araştırılmalı. Bunları yaparken de incitmemek gerekiyor. Yoksa tepkiler doğuyor. Meseleler onur meseleleri haline geliyor. Yanlışı göstermek ve yanlıştan insanları uzaklaştırmak gerekiyor. Mücadele akılcı olmazsa, daha çok birleştirici ve dayanışma içine sokar. Kayseri'de verginin yarısını onlar öder. Titiz davranmak lazım.

 

"HÜRRİYET'E SALDIRI GÖRÜNTÜLERİ ÜZÜCÜ"

 

Üzücü bir şeydir bunlar. Bunlar doğru değil. Bunların hepsi yanlış. Türkiye'nin bunları yaşamaması, konuşmaması lazım. Bunlar herkese çok zarar verir. Böyle bir Türkiye görüntüsü vermemek lazım. Bunlara hiç fırsat vermemek lazım. Basın ve ifade özgürlüğü en önemli meselelerdendir. Basın da dürüst olmalı. Basın olunca her şey serbest değildir. Ama düşünce, ifade, basın hürriyeti bunun zedelenmesi her şeyi etkiler.

 

(Boynukalın'ın açıklamaları) Çok üzüldüm ve yakıştıramadım. Akıl alacak bir şey değil. Olmayacak şeyler bunlar.

 

AHMET SEVER'İN KİTABINA YÖNELİK ELEŞTİRİLER

 

Tüm Cumhurbaşkanlarının basın müşavirleri sonunda kendi anılarını yazmışlardır. Süleyman Bey'in de Turgut Bey'in de. Bunu normal görmek gerekir. Ben şüphesiz kendi şeylerimi kendim yazarım. Benim çok arzulamadığımı ama 'yapma' diye bir yasak koymamı da benden kimse beklemez. Burada önemli olan şey o kitapta yalan, hakaret veyahut da bir saygısızlık da yok. Yanlış bir şey belki olabilir. Benim yanımda çalışan bir kişi benimle ilgili olan şeyleri yazmış.

 

Tabi ki 'Tayyip Bey'i neden anlatmamış 'diye sorular sorulabilir. Onun da cevap vereceği şey 'Ben Cumhurbaşkanı'nın Basın Danışmanıyım' olacaktır. Ben teşvik etmedim, istemedim. Tabi ki yanlış olmaması, polemik konusu çıkartmaması konusunda uyardım. Okuduğunuzda çok kıymetli şeyler de var. Irak Savaşı en büyük mesele. Kimsenin bilmediği şeyleri yazmış.

 

"AK PARTİ OLARAK KENDİNİZE HİÇ 'İSLAMCI' DEMEDİK"

 

Biz kendimize hiç 'İslâmcı' demedik. Ama dışarıda her zaman böyle derler. Siyasetin her zaman inişi çıkışı olur. Biz kendimizi o zamanlar 'muhafazakar demokrat' olarak değerlendirdik. Birçok tabular gitti. Özgürlükler gelişti. Avrupa Birliği'ne tam üyelik müzakerelerine başlattık. Çok Anayasa değişikli gerçekleştirdik. Dışarıdan baktığınızda, İngiliz, Amerikan gazetelerini okuduğunuzda 'dindarlar, İslamcılar' derler.

 

Böyle bir hareket Türkiye'yi başarılı kıldı. Eşlerimizle Beyaz Saray'a gittik. Neyi düşünüyorsak onu söyledik. Beyaz Saray'da benim yemeğimi, Tayyip Bey'in yemeğini özel hazırlıyorlardı.

 

Avrupa ülkeleri bizi davet ediyorlardır. Senede 2 ülkeyi davet ederlerdi, biri Türkiye olsun diye rekabet ederlerdi. Büyük bir başarı doğrusu. Hamasi laflarla özgüven olmaz. Doğru politikalar sonrasında özgüven olur. Araplar neden bize hayran kaldılar? Biz neden yapamıyoruz dendi. Arap Baharı'nda AK Parti'nin itici bir etkisi vardır.

 

SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ TARTIŞMALARI

 

Bir Anayasa hazırlattık. O zaman dedik ki 'Bize gerçekten demokratik ve evrensel anlamda çalışabilir bir anayasa'. Çok titiz çalıştılar ve bir taslak verdiler. Ben onun doğru olduğu kanaatindeyim. Arzu ederdim ki onu getirip masaya koyalım.

 

Devlet idaresinde belirsizlikler, kuralsızlıklar olmaz. Sıkıntılar olabilir. Bunları gidermek lazım. Canı kalmamış bir Anayasa mevcut şuanda. Cumhurbaşkanı'yken de bu yetkiler azaltılsın diye söyledim. Başkanlık sistemi tartışmaları oluyor. Fikrimi söyledim.

 

Türkiye böyle bir tercih yapacaksa, bu o kadar önemli ki. Mevcut Anayasa'nın maddesini yıllar geçmesine rağmen değiştiremiyoruz. Sistem değişikliği konusunda çok açık bir şekilde yazılır, kuvvetler ayrılırsa... Ve bunlar kavgalı bir dönemde olmaz. Her şeyin uyum içerisinde olduğu dönemde olursa büyük bir destek de bulur. Ama her şeyin ikna edici bir şekilde ortaya konması gerekiyor."

 

"GEZİ OLAYLARI İLK GÜNLERDE KAPATILABİLİRDİ"

 

Hepimizin, herkesin bir psikolojisi var. Partilerin de psikolojisi var. Bu bir tuzak. Hükümet de parti de bunları aşacak bir güçte. O dönemde açıkça tavrımı söylemiştim; 'Londra'daki Paris'teki olaylara benziyor.' demiştim. Arap sokaklarındaki gibi sokaklara çıkmıyorlar demiştim. İlk günlerde kapatılabilirdi. İllegal örgütler ortaya çıktı sonradan. Çok açık söyledim fikirlerimi. Ben olayları darbe girişimi olarak görmedim. 'Ağaçları kestirmeyelim' diyen insanlar güzel yönlendirilseydi böyle olmazdı. Ama sonra ağaçlar için yola çıkan insanlara yasadışı örgütler karıştı.

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.