DBB Başkanları Derneği

DBB Başkanları Derneği

Yazarın Tüm Yazıları >

ÇEVREYİ KORUMALIYIZ…

A+A-

“Yaradan” dünyayı yaratırken canlı-cansız her varlığa görev tevdi etmiş. “Yaratılan”lar bu görevi yerine getirdiğinde, doğa insanları ödüllendiriyor. Ama müdahale edildiğinde de cezalandırıyor. Doğaya en büyük zararı da insan veriyor. Bunun farkına varan birçok ülke yıllarca, önce insanlarına gerekli eğitimleri vererek toplumları bilinçli hale getirmişler. Doğaya, çevreye zarar verenlere de cezai müeyyideler uygulamışlar. Ülkemizde de zaman zaman doğayı ve çevreyi korumamız için çeşitli yasalar çıkarılıp uygulanmaktadır. Bunun yanında doğanın, çevrenin ve hayvanların korunması için çalışmalar yapan vakıflar, dernekler ve sivil toplum örgütleri bulunmaktadır. Ancak toplumumuzun büyük bölümünün yeteri kadar bilinçlendiği kanaatinde değilim… Zira bizler, toprağı, havayı denizleri, çevreyi ve suları bilinçsizce kirlettik. Doğadaki dengeyi bozduğumuz için de istenilen ürünler yetişmez, verim alınamaz hale geldi. Denizlerimizdeki balıkların çeşidi azaldı. Devletimiz buna engel olmak için yasal tedbirleri aldığı halde -galiba uygulamadaki eksiklikler yüzünden- az da olsa bozulmanın devam ettiğini gözlemliyorsunuzdur. Bilinçsizce yapılan ağaç kesimi, dikkatsizlik ve tedbirsizlikten çıkan orman yangınları tahribata devam ediyor. Gelişmiş ülkelerde, kendi bahçesinde dahi olsa, istediğiniz ağacı istediğiniz yere dikemezsiniz, istediğiniz zaman da ağaçları değil kesmek, yaprağını bile koparamazsınız. Bizde ise istediğiniz ağacı istediğiniz yere (siteler, kat mülkiyeti kurulmuş binalar dahil) dikebiliyor ve istediğiniz zaman kesebiliyorsunuz. Bu uygulamanın yanlış bir uygulama olduğunu düşünüyorum. İlimizin mutena mahallesinde birbirine yakın iki imar adası üzerindeki iki sitede “orman ağacı” vasfındaki 30-35 yaşlarındaki 80’e yakın fıstık çamı ve benzeri çeşitli ağaçlar; balkonuma polen geliyor, manzaramı engelliyor, binamızın görünüşünü kapatıyor, caddeyi göremiyorum, odama gölge yapıyor gibi gerekçelerle katledildi. Kesilmesine karar verenler de okumuş, tahsil yapmış insanlar. Kesilince de çok mutlu oldular. Özel mülklerdeki orman ağacının kesimi izne tabi. Bu izin; sadece kestiğiniz ağacın kerestesini, odununu naklederken, ormandan kaçak kesim olmadığına dair veriliyor. Kent içinde, hangi ağaç cinslerinin hangi bölgelere uygun olduğunun çevre, iklim, su, hava akımları ve benzeri hususlara bakılarak belediyenin uzmanlardan oluşan yetkili birimlerinin karar vermelerinin doğru olacağı inancındayım. Önceki yıllarda Denizli Belediyesi kentimizin ağaçlandırılmasına katkıda bulunulması bakımından, yapı kullanma izin belgesi almak için belediyeye müracaat edildiğinde, (başka amacı olmadığını sanıyorum) inşaat yapılan alanın ağaçlandırılmış olup olmadığına bakıyordu. Şimdi gereksiz yere sudan bahanelerle kent içindeki ağaçlar kesilebiliyor. Kararını kim veriyor; orada yaşayan insanlar. Bu demokratik hak, bana göre biraz fazla. Çünkü dut seven dut, incir seven incir, kiraz seven kiraz, çam seven çam, çınar seven çınar dikiyor. Sonra da karasineklerin ve diğer haşerelerin popülasyonu artıyor. Bunlardan kurtulmak için de oldukça pahalı olan zehirleri havaya atıyoruz. Bu kimyasal zehirleri -biz dahil- tüm canlılar soluyor. Faydalı böcekleri de arıları da öldürüyoruz. Doğada yaşayan hayvanlar (kurt, çakal ve benzeri) etoburları zevk için öldürdük. Yaban domuzlarının sayısı arttı. Yılanları, yırtıcı kuşları, leylekleri ve benzeri kuşları öldürdük. Tarla farelerinden ürün alınamaz hale geldi. Tarla farelerini öldürmek için bilinçsizce kullanılan kimyasal zehirlerle faydalı kuşları da öldürdük. Kene ısırmasından insanlar ölür hale geldi. Peygamber Efendimizin hadisinde olduğu gibi “ölene kadar ağaç dikiniz”. Atatürk’ün köşke zararı oluyor diyerek ağacının dalları kesilirken gördüğünde, kesilmesini engelleyip “köşkü ağaçtan uzaklaştırın” talimatı verdiğini de biliyoruz. Atalarımız “Yaş kesen, baş keser” diye boşuna dememişler. Tüm bunlar, doğaya katkıda bulunulması için söylenmiş sözler değil midir? Binalara zarar veren, insanlar için tehlike arz eden ağaçların kesilmesine karşı değilim. Ama okumuş, yüksek tahsil görmüş, gölgesinde oturacağı bir ağaç dikmemiş insanların sudan bahanelerle ağaçların kesilmesinde söz sahibi olmalarına karşıyım. Çeşitli bahanelerle ağaçların kesilmesini isteyenlerde “ağaç sevgisi”nin olmadığını gösterir. Hem çok sayıda meyve ağacı diken hem de barındırdığı yaban hayatının, kuşların, endemik bitkilerin, anıt ağaçların korunup gelecek nesillere aktarılması için zaman ve emek harcayarak Honaz Dağı’nın “Milli Park” olarak ilan edilmesini sağlayan ve bundan mutlu olan, gurur duyan biri olarak; bir öğretmenin düşünüp taşınmadan “kent içindeki çam ağaçları kesilmeli, yerine meyve ağaçları dikilmeli. Çamları kesenleri kutluyorum” demesinden hicap duydum. Mevcutların zararsız olanları korunmalı, yeni dikilecek kente uygun olan ağaçlar olmalıdır dese hak veririm. Belediyeler yeşil alanlar, korular, park ve bahçeler düzenlemekle yükümlüdür. Belediyeler, ağaç dikimi ve çoklu ağaç kesimlerine belirli kurallar getirmeli ve bu kuralların uygulanmasını sağlamalıdırlar. Gelişmiş ülkeler bu konuda yıllar önce düzenlemeleri yapıp halkı bilinçlendirmiştir. Nereye, hangi bölgeye hangi ağaçtan kaç tane dikileceğine, kesilecek ağaçlara, belediyelerin yetkili birimleri karar veriyor. Yoksa bizim belediyelerimiz de bizler de bahçelerimize rastgele orman vasfındaki ağacı veya meyve ağaçları dikiyoruz. Sonra da karasinek veya diğerleriyle mücadele ediyoruz diye havaya bol bol ithal edilmiş zehir atıyoruz. Bu zehri tüm canlılarla birlikte biz de soluyoruz. Bu esnada faydalı böcekleri de öldürüyoruz. Böylece kısır bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Buna nizam -intizam getirmek için aile içinden ve ilkokuldan başlayarak okullarda doğayı, hayvanları sevme, koruma, çevreyi kirletmeme gibi davranışların kazandırılması için dersler konulması, toplumumuzun bilinçli hale getirilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Yasalara koyulmuş yasaklar ve cezalar yeterli olmuyor. Belediyelerin de kent içinde özel mülk ve sitelerdeki ağaçlandırmalarda mahallenin iklim şartları, hava akımları, sulama suyu özellikleri ve peyzajı göz önünde tutularak ve bir standart belirleyerek kontrol altında tutulmasının, bunun yanında zararı olmayan ağaçların kesilmesinin önüne geçilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Gölgesinde oturabileceğiniz dikili bir ağacınızın olması, havası temiz, güzel bir çevrede mutlu yaşamanız dileğiyle, Esen kalın…

Mesut Öner / Honaz eski belediye Başkanı

Bu yazı toplam 1450 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.