Arslan BULUT

Arslan BULUT

Yazarın Tüm Yazıları >

İktidar ne zaman şiddete başvurur?

A+A-

Bulunduğu yerin CIA tarafından tespit edilerek Rus istihbaratına bildirilmesi sonucu nokta atış bombalamayla şehit edilen eski Çeçenistan Devlet Başkanı Dudayev, kendisine Moskova’daki Çeçen mafyası sorulduğunda, “Bir ülkede polis varsa mafya yoktur. Mafya varsa, polis yoktur” demişti. Dudayev, bu ifadeyle, bir ülkede şiddeti görünürde kullanan kim olursa olsun, sorumlunun iktidar olduğunu belirtmiş oluyordu.

***

Uzun bir süredir Türkiye'de şiddet bir siyaset aracı olarak kullanılmaktadır. Görüşleri rahatsız edici bulunan gazeteciler, iktidara alternatif olabilecek siyasi kadrolar, açık veya örtülü bir şekilde iktidar şiddetiyle susturulmaya veya durdurulmaya çalışılmaktadır. Bu yolda medya şiddet aracı olarak kullanılmakta, etkili kişiler, tehdit, şantaj, iftira ve itibarsızlaştırma kampanyaları ile etkisizi hale getirilmeye çalışılmaktadır.

Son günlerde, “iktidarın Suriye politikasıyla ilgili” somut verilere dayanan eleştirilerime karşı bana yönelik tehdit ve iftiralar da var. Yaptıran belli...

Daha önce de iktidar, hukuk sistemini ve medyayı o zamanlar rejimi korumakla görevli olan ordu mensuplarına yönelik birer şiddet aracı olarak kullanmıştır.

Ergenekon, Balyoz ve Casusluk kumpasları konusunda, “Ben yapmadım, FETÖ emniyeti, FETÖ yargısı, FETÖ medyası yaptı” demek mazeret değildir. Bir ülkede orduya bile emniyet, yargı ve medya üzerinden kumpas kurulabiliyorsa bunun iktidardan bağımsız olarak sürdürülebilmesi mümkün değildir.

Son dönemde, Ümit Özdağ'ın, Türk hukukunda olmayan “düşman ceza hukuku” çerçevesinde ve açılım politikalarına engel çıkarmasın diye “önleyici tutuklama” ile aylardır Silivri'de tutulması, iktidarı demokratik yollardan değiştirme potansiyeline sahip Ekrem İmamoğlu'nun ekibiyle birlikte tutuklanması, bir astroloğun ardından bir sinema ajansı sahibi Ayşe Barım'ın tutuklanması, “Bakalım CHP'nin daha kaç adayı Cumhurbaşkanlığı yolunda telef olacak?” ifadesinden sonra, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e saldırı; bütün bunları uygulayanlar kim olursa olsun, iktidarın sorumlu olduğu farklı şiddet biçimleridir.

***

Peki bu hep böyle mi gidecek? Türkiye ne zaman normalleşecek veya normalleşebilecek mi?

Laf üreterek veya “şöyle olmalı, böyle olmalı” diye dilek ve temennilerinizi ifade ederek bu soruların cevabını veremezsiniz. Gazetecinin temel görevi ise gerçekleri tespit ederek kamuoyuna sunmaktır. Bu da halkın ve hakkın sesini duyurmakla birlikte olaylar hakkında bilimsel analiz yapanlara başvurmakla mümkün olabilir...

Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Felsefe Grubu'ndan Yard. Doç Dr. Zafer Yılmaz'ın, "Hannah Arendt’te iktidar ve Şiddet İlişkisi" başlıklı makalesi, bu konuda yeterince aydınlatıcıdır. Özetle şöyle diyor:

"Kendisinden önceki siyasal kuramcıların iktidar ve şiddet arasındaki ilişkiyi nasıl gördüklerini değerlendiren Arendt, soldan sağa tüm siyasal kuramcılar arasında tuhaf kabul edilecek bir uzlaşmaya varıldığını söyler. Uzlaşma noktası, şiddetin, iktidarın en bariz dışavurumundan daha fazla bir şey olmadığıdır.

Arendt'e göre devlet, egemen sınıfın elindeki bir tahakküm aracı olarak görülürse, siyasal iktidar, şiddetin örgütlenmesi olarak düşünülebilir.

Şiddet, iktidarın tehlikeye girdiği anda ortaya çıkar ve kendi başına bırakılırsa, iktidarın kayboluşuna yol açar.

Fakat iktidarın kayboluşu şiddetin iktidar kuracağı anlamına gelmez. Çünkü şiddet, iktidar yaratma kabiliyetinden yoksundur.

Arendt’e göre katıksız şiddete dayalı bir yönetim, ancak iktidarın kaybedildiği bir süreçte devreye girer.

Bu tür yönetim biçimlerine örnek olarak ise tiranlık ve diktatörlükleri gösterir."

***

Simten Coşar ve Gamze Yücesan Özdemir'in hazırladığı, 2014 yılında yayınlanmış “İktidarın Şiddeti” kitabında ise "AKP hükümetlerinin yönetiminde geçen yıllar içinde İslamcı araçlar manipüle edilerek ekonomik, siyasal ve ideolojik alanlardaki dışlayıcı neoliberal uygulamalar yerelleştirilmiş, kapitalizmin derinleşmesi bu yolla mümkün olmuştur. Avrupa Birliği de dahil küresel kurumlardan ayrı düşünülemeyecek bir programdır söz konusu olan. Neoliberalizmin kaba şiddetinin İslamcı siyaset yoluyla yerlileştirilmesi, bugün hem devletin hem toplumun iliklerine kadar işlemiştir.

AKP iktidarı, yakın bir zamana kadar şiddetini İslamcı politikalarla sessizleştirmeyi, görünmez kılmayı başarıyordu. Ama öyle görünüyor ki bunun sonuna geldik." deniliyor.

***

Arendt de "Şiddete dayalı bir yönetim, ancak iktidarın kaybedildiği bir süreçte devreye girer." diyor ya...

Bu yazı toplam 136 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.