
MEDENİ KANUNUN KABULÜNÜN 99. YIL DÖNÜMÜ BASIN AÇIKLAMASI
Bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli hukuk reformlarından olan Türk Medeni Kanunu’nun, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabulünün 99. yılını büyük bir onur ve saygıyla anıyoruz.
Kurtuluş Mücadelesini kazanarak Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile silah ve dava arkadaşlarının, Cumhuriyetimiz henüz iki yaşındayken attıkları bu hukuk reformu adımı; yüz yılını aşmış köklü Cumhuriyet tarihimizin halen hukuk alanındaki en büyük devrimidir.
Laiklik ilkesi henüz Anayasal teminat altına alınmadan önce, Türk Medeni Kanunu’na esas alınmış; din temelli çok hukukluluk kaldırılmış, toplumsal yaşam ve hukuk önünde kadın erkek eşitliği sağlanmış, tüm bireyler eşit hak ve özgürlüklere sahip yurttaşlar haline gelmiştir.
Cumhuriyetimizin uygarlık ülküsünde diktiği en önemli hukuk anıtı olan Medeni Kanunumuz, kadınların hukuk önünde eşitliğini yasal güvence altına alması ile de kadın hak ve kazanımları açısından da bir mihenk taşıdır.
Laiklik ilkesinin esas alınmasının sonucu olarak; tek eşlilik ilkesinin benimsenmesiyle birlikte, boşanma hakkını sadece erkeğe tanıyan eski hukuk düzenine karşı kadına boşanma hakkı, miras hakkının kullanılmasında erkekle eşit miras hakkı, mahkeme önünde kadın ve erkeğin şahitliğinde eşitlik hakkı teslim edilmiş; kısacası kadınlar, erkeklerle eşit yurttaş olma hakkını teslim almışlardır. Yine Türk Kanunu Medenisi’yle kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanınmış, çocukların velayetini anne ve babanın birlikte kullanması esas kabul edilmiş, kadın ve erkeğe evlenebilmeleri için yaş sınırlaması konulmuş, evlenme akdinin resmi nikahla, evlendirme memuru önünde ve tarafların karşılıklı irade beyanlarıyla yapılması şart koşulmuştur.
Nitekim 1 Ocak 2002’de yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu ile, hukuk düzeni kadın hak ve kazanımları alanında bir üst mertebeye çıkmış; evlilik birliği ve boşanmada eşitlik ilkesi güçlendirilmiş, ‘evin reisinin erkek olduğu’ hükmü kaldırılarak aile reisliği yerine eşit yönetişim esası getirilmiş, kadınların meslek seçimleri ve çalışmalarının erkeğin iznine bağlı kılınması hükmü kaldırılarak kadınların ekonomik alanda var olması önündeki en büyük engel olan aile içindeki erkek egemenliğine son verilmiş, kadın ve erkek evlilik birliğinde eşit hak ve yükümlülüklere sahip olmuşlardır. Yine evlilik birliği içerisindeki malların her iki tarafça edinilmiş mal olduğu esası ile kadının ev içi çalışmalarının yok sayılmasının önüne geçilmiştir. Boşanma halinde kadının mülkiyet hakkı korunmuş olmakla; nafaka yükümlülüğü konusunda da taraflar arasında ayrım gözetmeksizin mali güç ve kusur oranı esas alınmıştır.
Ancak gelinen noktada; bilhassa mal rejimi ve nafaka hükümlerinin erkek aleyhine olduğu şeklindeki bilinçli propagandalarla kadınların ev içi çalışmaları, aile ekonomisine katkıları göz ardı edilmeye çalışılmakta; kadınların maruz kaldıkları ekonomik eşitsizlik hatta ekonomik şiddetten ise hiç bahsedilmemektedir. Oysa ki Anayasamızın 10. Maddesi uyarınca; Devletin kadın erkek eşitliğini her alanda olduğu gibi ekonomik alanda da hayata geçirmek için aldığı tedbirler ve yasal düzenlemeler eşitlik ilkesine aykırı yorumlanamaz. Kadınların erkek egemen zihniyet tarafından maruz kaldığı eğitim hakkı eşitsizliği ve ekonomik şiddet sona erdiğinde, çalışma hayatında kadın erkek eşitliği sağlandığında kadınlar zaten ödenmekten kaçınılan, ödenmemek için mal varlığı edinmeme hatta sigortasız çalışma yollarına dahi başvurulan, üstelik bir haftalık market alışverişine dahi yetmeyen sembolik nafakalara ihtiyaç duymayacaklar; gündemi işgal eden bu yapay mağduriyet de sona erecektir. Mücadelemiz; hak ve kazanımlarımızın korunması ile ekonomik eşitliğin sağlanarak kadınların istihdamda hak ettiği yeri ve ev içi emeklerinin karşılığını alabilmesi içindir.
Denizli Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak; bu gün, neredeyse yüz yıllık eşitlik temelli ve laik Medeni Hukukumuzun halen gerici zihniyet tarafından hedef alındığını görüyor, sözde ‘aile’ temelli yasal düzenlemelerin ardındaki erkek hegemonyasını yeniden diriltme saikini okuyor; hak mücadelemizde geriye bir adım dahi atmayacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Seneye 100. Yılını da büyük bir onurla kutlayacağımız Medeni Kanunumuzla teslim aldığımız medeni hak ve kazanımlarımızın; küçük bir gerici azınlıktan başka toplum nezdinde de destek bulmayan ‘Aile Yüzyılı’ söylemlerine, ‘kutsal aile’ projelerine kurban edilmesine; ‘evden çalışma modeli’ gibi sözde kadının rahat çalışma düzenini destekler gibi görünen ancak kadının kamusal alanda çalışma hakkını ihlal etme amacı güden; hukukumuzda geçerli mal rejimi ilkelerinin erkek egemen zihniyete verdiği rahatsızlık sebebiyle ortaya atılan ve kadınların evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallar üzerindeki haklarını hatta nafaka ve tazminat haklarını zedeleyecek olan ‘boşanmalarda arabuluculuk’ tasarıları gibi, kadını aile içerisinde ve erkek karşısında edilgenleştirmeye çalışarak kadına yönelik şiddeti cesaretlendiren hukuki düzenlemelere; kadınların toplumsal yaşamda hukuki, ekonomik, siyasi alanlardan uzaklaştırılıp geleneksel rollerine çekilmesi için verilen uğraşlara geçit vermeyeceğimizi bir kez daha kararlılıkla vurguluyoruz.
Devlet erkini; sosyal eşitlik ilkesinin gerekliliklerini yerine getirmek için göreve ve duyarlılığa, gerici ve hegemonik politikalarını ivedilikle sonlandırarak, kadının hak mücadelesinde en temel insan hakkı olan yaşam hakkının korunmasını sağlayacak, kadınların temel insan haklarına yönelik tehditleri, kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sona erdirecek, uygar Türk toplumuna yakışır, toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı toplumsal yaşam ve hukuk düzeninin hayata geçmesi için somut politikalar üretmeye çağırıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün halen mücadelemizi aydınlattığı ilkeleri ve asırlık Cumhuriyetimizin kurucu felsefelerine bağlı kalarak; Avukatlık Kanunu uyarınca üstlendiğimiz insan haklarını korumak ve savunmak görev ve yetkisi ile kadın hak ve kazanımlarını korumaya ve geliştirmeye, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanarak toplumun her alanında kadınların eşit haklara sahip olması mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. 17/02/2025
DENİZLİ BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.