Biz Susuyoruz,Sen Susma Çocuk!

Nasılda korkuyla sildin öyle. Nasılda kurtulmak istedin hızlıca. O ıslaklığın kaynağını kontrol ettin ADAMca ! Hiç acımadı mı Ümran'ım ?

Yavrum, acımadı mı ki yaran hiç ağlamadın ?

Nasıl dondurdu bu zulüm küçücük yüreğini ?

Sen ne bilirsin kuruyan gözyaşı pınarlarını, bilimin yaşı senden iri değil miydi ?

-Elinle sildiğin ıslaklığın rengi mi kuruttu içinin pınarlarını ?

 Nasılda korkuyla sildin öyle. Nasılda kurtulmak istedin hızlıca. O ıslaklığın kaynağını kontrol ettin ADAMca !

 Hiç acımadı mı Ümran'ım ?

 Yada acısı daha mı hafifti, toz toprak içinde kaybettiğin ve daha dün gördüğün yaşdaşlarının cansız bedenlerinin üzüntüsünden ?

 Merhaba küçüğüm, ben arkanı yasladığın dağ. Hani eskiden, seslensen sesini duyacak kadar yakınken şimdi yankılanmayacak kadar küçülen dağ var ya. İşte o benim !

 Duydum ki, konuşmuyor ve ağlamıyormuşsun. Senin yaşındaki çocukların diz yaraları kabuk bağlarken sen kabuk bağlamayan yaralara açılmışsın. Acıya dair yazılmış tüm şiirleri çekmişsin içine tek nefeste. Tüm notaları hapsetmişsin gözbebeklerine. Anneler ve babalar senin ciğerlerine defnetmiş tabuta sığmayacak kadar küçük bedenleri. Vatan olmuş kalbin, atar damarların ığıl ığıl öfke depolamış kan yerine. Şah damarın kadar yakın olan Allah'a vermişsin tüm sırlarını ve çığlık çığlığa susmuşsun insana dair herşeye.

 Ahhh !

 Hüzün rengi gözlerin hangi DNA'dan hediye ?

  

Bir avuç bilye var ellerimde. Çocukluğumdan getirdim, büyümek zorunda olduğum bu günlere. Haydi, oynayalım birlikte. Nenemin diktiği bez bebeği de veririm sana. Çam kabuğundan oyuncak beşik de oyarım istersen. Salıncak kurayım incir ağacına. Sen "daha yükseğe" dedikçe, ben bıkmadan sallayayım maviliklere. "Haydi az kaldı. Gökyüzüne uçur beni" diye hayallerini haykır bana. Söz, kimseyi yaklaştırmam yanına. Dokundurmadığım mabedim gibi saklarım seni bize ait kuytularda.

Bir sürü masal anlatayım sana toprak saçlı çocuk. Papatyalardan taç yapayım, gelincilerden kolye, 4 yapraklı yoncayı kondurayım yüreğinin üzerine. İstersen çocuk olurum seninle yine.

Pamuk zamanı şimdi bizim buralarda. Bembeyaz tarlaların arasında kollarımızı açarız sonsuz boşluğa. Harman yeri olur umutlarımız, dizlerimizi kanatırız sadece. Ağlamana izin vermem, gülmekten unuttururum dizlerini sana.  SEN YETER Kİ SUSMA !

Sen bakma acına susan o büyüklere. Onları yormaz susmak, yorulmazlar seni görmemekten. Ama ne olur SEN SUSMA

Kaynak:Haberhergün

Özel Haber Haberleri

TUZLUCA GÖKKUŞAĞI TEPELERİ
TÜRK MİLLİYETÇİLERİ YENİ ANAYASA TUZAĞINA KARŞI BİRLEŞMELİDİR
IĞDIR’DA SON YÜZYILDA YAŞANANLAR
Başbuğ'lar Ölmez
Sezayi Pütün açık ara ipi göğüsleyecek mi ?