“ÜZÜM KADERİMİZ AMA SUSUZ MENDERES YATAĞI KADER DEĞİL”

“ÜZÜM KADERİMİZ AMA SUSUZ MENDERES YATAĞI KADER DEĞİL”

Başkan, üzüm ve şarabın turizmle entegre edileceğini, ancak Büyük Menderes Nehri’nin kaderine terk edilmemesi gerektiğini söyledi.

A+A-

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Ziraat Fakültesi ve Çal Belediyesi tarafından Çal Özel Ceviz Oturumu ve Çal Bağcılığı Çalıştayı yapıldı. Çalıştayda konuşan Çal Belediye Başkanı Fethi Akcan, üzüm ve şarap üretiminin Çal yöresinde binlerce yıldır yapıldığını, bölge ekonomisinin de yine üzüm ve şarapla kalkınacağını söyleyerek, “Üzüm, yani bağcılık bu coğrafyanın kaderi ama Büyük Menderes Nehri yatağının kuruması kader değil. Başta DSİ olmak üzere yetkililer ivedilikle Büyük Menderes için harekete geçmelidir” dedi. Çal Belediyesi'nin ev sahipliğinde yapılan 4 Çal Özel Ceviz Oturumu ve Çal Bağcılığı Çalıştayı, Belediye Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapıldı. Çalıştaya Çal Belediye Başkanı Fethi Akcan, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, üreticiler, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. 5 akademisyen, “Üzüm yetiştiriciliği, üzüm üretiminin ülkemiz için önemi, Çal Karası üzümünün özellikleri, üzüm yetiştiriciliğinde sulama, Çal yöresinde geleneksel üzüm üretimi, Çal’da bağcılık ile ilgili bilimsel çalışmalar, hastalık ve zararlılar ile mücadele” konularında sunum yaptı. 6 akademisyen ise, ceviz yetiştiriciliği ile ilgili sunum yaptı.

 

“BÜYÜK MENDERES’İ KURTARALIM”

 

Çalıştayda konuşan Çal Belediye Başkanı Fethi Akcan, Aşağıseyit Höyüğü kazılarında 3 bin 500 yıllık üzüm çekirdeğinin bulunduğunu hatırlattı, “Bağcılık, üzüm ve şarap bu coğrafyanın kaderidir” dedi. Akcan, Bağ Yolu Projesi’nin başarıyla devam ettiğini vurgulayarak, açıklamasına şöyle devam etti;

“ Bağ Yolu Projesi kapsamında son bir yılda on binin üzerinde insan Çal’ı ziyaret etti. Şarap sektörüne ciddi bir ekonomik girdi sağlandı. Hedefimiz turizm ile bağcılık ve şarapçılığı entegre etmek. Bağ Yolu Projesi’de bu anlamda önemli. Tamam bizler üreteceğiz, ülkenin en iyi şaraplarını yapacağız ama önemli bir sorunumuz var. Geçen yıl hastalık nedeniyle üzüm üretiminde düşüş oldu, ancak her yıl hastalık olmayacak. Önemli sorunumuz şudur; Büyük Menderes yatağı neredeyse kuruma noktasına geldi. Üzüm, yani bağcılık bu coğrafyanın kaderi ama Büyük Menderes Nehri yatağının kuruması kader değil. Başta DSİ olmak üzere yetkililer ivedilikle Büyük Menderes için harekete geçmelidir. Büyük Menderes, bölgenin ekolojik sistemi için de önemli. Soruna çare bulacak olan kurum Devlet Su İşleri’dir. Yani devletimizdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin gücü, Büyük Menderes’i kurtarmaya yeter. Yeter ki, kurtarılmak istensin.”

 

Başkan Akcan ve akademisyenlerin sunumlarının ardından soru cevap kısmına geçildi.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.