Anadolu'da Hiçbir İl'e benzemeyen Şehir: Iğdır

Anadolu'da Hiçbir İl'e benzemeyen Şehir: Iğdır

Anadolu Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin sayısız eserlerini içinde barındıran bir coğrafya. 

A+A-

Bu topraklarda gerek doğal, gerekse tarihi güzellikleriyle görülmesi gereken birçok şehir var. 

Anadolu'da farklı kültürlerin ortak noktası haline gelmiş ve her bir medeniyetin izler bıraktığı bu şehirler içerisinde dolaşırken sizleri hem Anadolu hem de Güney Kafkasya kültürüyle harmanlanmış bir şehre götüreceğiz. 

Şehrin adı Iğdır. Uzaklarında uzağındaki şehir.

Konum itibariyle  Anadolu coğrafyasının bittiği, Güney Kafkasya coğrafyasının başladığı noktada yer alan bu şehri Anadolu şehirlerinden farklı kılan birçok özellik vardır. Tarihiyle, kültürüyle, doğal güzellikleriyle,  dağlarıyla, Mezar taşlarıyla, iklimiyle, mutfağıyla, komşularıyla, halk oyunlarıyla, müziğiyle, gelenek ve görenekleriyle, kuşlarıyla hatta ve hatta ezanı’yla bile alışılagelmiş Anadolu şehirlerinin tamamen dışında kalan bir şehir.  Ağrı dağı ile Aras nehrinin bu şehirde olması tarih boyunca bu şehrin Hurriler, Erigua krallığı, Urartular, Sakalar, Kayılar, İlhanlılar, Timurlar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler ve Gacarlar gibi birçok çok önemli medeniyetler tarafından yerleşim birimi olarak tercih edilmesine ve köklü orta Asya kültürünün de güçlü bir şekilde günümüze kadar taşınmasına neden olmuştur. 

Gelin sizlerle birlikte Iğdır’ı diğer Anadolu şehirlerinden farklı kılan özelliklere birlikte bir göz atalım.

Anadolu mutfağına benzemeyen bir mutfak, Iğdır mutfağı: Anadolu şehirlerinin büyük bir çoğunluğu bir biriyle benzerlik gösterse de Iğdır mutfağı alışılagelmiş Anadolu mutfağının tamamen dışında. Yemek olarak Taşköfte, ekşili pilav, Bozbaş, yoğurt aşı, ayran aşı, tatlı olarak ise Kaysafa, Patlıcan ve ceviz reçeli gibi lezzetler Iğdır mutfağının vazgeçilmezleri arasında. 

Nevruz bayramı,  Ölüler bayramı :  Bayramlar içerisinde Nevruz bayramı Iğdır’da bayramların şahı olarak adlandırılıyor, on iki hayvanlı Türk takvimine göre yılbaşı olarak kutlanan Nevruz bayramı Iğdır’da cemrelerin düşmesiyle başlar ve 21 Mart'a kadar devam eder,  kutlamalar yedi aşamadan oluşur ve bu aşamalardan biriside Ölüler bayramıdır, 21 Mart öncesi kutlanan bu bayramda yöre halkı toplu halde mezarlıklarda buluşur tahribata uğramış mezarlar onarılır, yeni çiçekler ekilir, mezar taşları suyla yıkanır ve mezarlar üzerine ölen kimsenin hayrına helva, şeker tatlı ve çerezler bırakılır. Ölüler bayramı yörede eski Türk kültür ve inancının günümüze yansıyan en önemli mirası olarak kabul ediliyor.  Nardugan (çile) bayramı; çilenin bayramımı olur demeyin bu şehirde oluyor işte. 20 Aralık'ı, 21'e bağlayan gece, aydınlığın karanlığa galip geldiği gece Igdır'da çile bayramı olarak kutlanıyor.

Nardugan eski Türk takvimine göre yılın en uzun gecesinin güneşin doğuşuyla birlikte gündüze yenildiği gece olarak bilinir. 

Türkiye'nin en yüksek dağı bu ilimizde:

Doğu Anadolu bölgesindeki Aras dağları silsilesini geçtikten sonra yemyeşil bir ova karşılar sizleri,  ovanın yanı başında bulutları perde perde delip gökyüzüne yükselen Ağrı dağını görürsünüz kaşınızda. Ağrı dağı ile Aras nehrinin bu şehirde olması tarih boyunca bu şehrin birçok  önemli medeniyetler tarafından yerleşim birimi olarak tercih edilmesine neden olmuştur. Bu şehrin dağı da diğer şehrin dağlarına benzemez. Kutsal kitaplarda adı geçen bu ihtişamlı dağ Türkiye'nin en yüksek dağıdır.

Müzik aletleri- Halk oyunları ve halk ozanlarıyla diğer illerimize benzemeyen tek il:

Iğdır diğer sahalarda olduğu gibi halk oyunları ve çalgı aletlerinde de coğrafi ve kültürel bakımdan da büyük farklılık göstermektedir. Halk oyunlarında genellikle bayan ile erkeklerin birlikte oynadıkları oyunlardır, bu oyunlarda ise kahramanlık, asalet, yardım severlik, vatan sevgisi, aşk, tabiat sevgisi gibi birçok öğeler işlenmektedir. Halk ozanları (âşık)  geleneği ise Eski orta Asya kültürü olan Dede Korkut geleneğinin günümüze yansıyan bir parçası olarak bilinmektedir. Ayrıca tüm illerimizde segah ve hicaz makamında okunan ezanın ise  yine bu şehirde farklılığını göstererek Rast makamında okunması da şehre ayrı bir hava katıyor.

Mezarlıklarında Kültür, Sanat ve Edebiyat olan tek şehir: Anadolu şehirlerinde bulunan mezar taşları gelenek olarak bir birleriyle benzerlik gösterirler, fakat bu mezar taşları geleneği Iğdır’da büyük farklılık gösterir, Iğdır yöresinde bulunan mezar taşları mermerden ziyade kırmızı ve siyah bazalt taşlarla birlikte Koç figürlerinden oluşmaktadır. Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Gacar Türkmen geleneğinin parçası olan bu Koçbaşlı mezar taşlarına Iğdır’da bulunan tüm mezarlıklarda rastlamanız mümkündür. Ayrıca Iğdır’da bulunan mezar taşlarının arkasına yazılmış dörtlük şiirler ve ölen kişinin resminin mezar taşına işlenmesi Iğdır yöresine ait bir gelenektir. Kısacası Iğdır mezarlıklarında geçmişin izleriyle birlikte sanat ve edebiyata da yer verilmesi Iğdır mezarlıklarını diğer mezarlıklardan ayrıt eden en önemli özelliklerden birisidir. 

Üç ülkeye sınırı olan tek şehir: Anadolu'da herhangi bir il sınır olarak diğer illerimizle sınır komşusu iken Iğdır Ülkemizde üç devlet ile sınırı olan tek ildir. Çok önemli bir kültür kavşağında yer alan Iğdır  Kuzey ve kuzeydoğuda  Ermenistan,  doğusunda Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti (Azerbaycan),  güneydoğusunda İran ile komşudur. 

Türkiye'nin en yaşlı doğal ormanına sahip tek şehir: Türkiye’nin hayranlık uyandırıcı doğal hazinelerinden bir tanesi de ormanlardır.  Ağrı Dağı Korhan yaylasında bulunan Tarihi Korhan ormanı rakım olarak Türkiye'nin en yüksek (2300m) ve en eski ormanı olarak biliniyor. Yöresel inanışa göre büyük tufan sonrası Nuh’un gemisinin tamda bu noktada karaya oturduğu Ağrı dağının püskürttüğü lavlar sonucu geminin burada lavlar altında kaldığı ve tufan öncesi gemiye tedbir olarak yüklenen binlerce tohumun bir kısmının gemi içerisinde kalarak kendiliğinden yeşerip bu ormanı oluşturduğuna inanılmaktadır. Doğa tutkunları,  yaban hayatını yakından izleme ve fotoğraf sevenler için sadece atlarla veyahut yaya olarak gezebileceğiniz bu tarihi orman ülkemiz doğal güzelliklerin en başında gelir.  

Doğal güzellikleri: Iğdır doğal güzellikleri bakımından Türkiye'nin en zengin illerinin başında geliyor, Ağrı dağı milli parkı, Tekelti dağı vadisi, Ekerek vadisi, Ahura vadisi, Gökkuşağı tepeleri, İrem bağları, Tuz mağaraları, Tarihi Korhan ormanı Ülkemizde görülmeye değer en önemli doğal güzellikleri arasında, ayrıca yapılan araştırmalarda Türkiye'de bulunan 465 kuş türünün 3’te 2’si (330) Iğdır’da bulunan Aras vadisi, Cıyrıklı ve Karasu vadisinde yaşıyor. 

Genel bakış: Adını MÖ 1. Yüzyılda yaşamış Oğuzhan’ın torunu Iğdır beyden alan Iğdır
Anadolu coğrafyasının bittiği Güney Kafkasya Coğrafyasının ise başladığı noktada yer alıyor, ayrıca Dünyaca ünlü Ağrı dağının %67 de bu ilimiz sınırları içerisinde yer alması nedeniyle tarih boyunca Iğdır’ın birçok önemli medeniyetler tarafından yerleşim birimi olarak tercih edilmesine neden olmuştur. Iğdır Selçuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Gacarlar gibi medeniyetlerden kalma Kervansaray, Kümbetler ve Koçbaşlı mezar taşlarının yanı sıra köklü Orta Asya geleneklerinden fazla uzaklaşmadan modernleşmeyi benimsemiş bir şehir, 
Iğdır coğrafi konumu ve sahip olduğu üstün özellikleri sayesinde turizm alanında gelecekte marka şehir olmayı vaat eden şehirlerimizden birisi.

Iğdır’la ilgili şehrin sembolü haline gelmiş bir çok sloganda yer alıyor. Turizm gözüyle bakıldığında bu sloganların hem hikayeleri hem de içerikleri  çok anlam ifade ediyor.  

#Güneşin doğduğu kent; Türkiye'nin en doğusunda olduğu için güneşin ülkemize ilk doğduğu il olmasından kaynaklı söylenen bir slogan.

#Nuh’un fideleriyle yeşeren kent; Büyük tufan sonrası Hz Nuh’un gemisinin Iğdır’da bulunan Ağrı dağında karaya oturduğu ve gemiyle getirilen tohumların ilk olarak Iğdır Ovasına dikildiği rivayet edilmesi üzerine söylenen bir söz.

#Ağrı dağının gölgesindeki şehir; aynı zamanda sırtını ağrı dağına yaslayan şehir olarak da anılıyor,  Şehir Ağrı dağının püskürttüğü lavların bitiminde kurulduğu için bu unvanı almış.

#Uzaklarında Uzağındaki şehir; Iğdır, Anadolu coğrafyasının bittiği noktada Güney Kafkasya coğrafyasının sınırları içerisinde yer aldığı için söylenen bir slogan. Konum olarak Türkiye’nin en batısındaki Edirne ili’ne en uzak şehirdir.

Yazan: Coşkun Oluz

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.