Kürdistan mı ? Daha Neler!

Kürdistan mı ? Daha Neler!

Bu yazım kesinlikle bizim toprakların kıymetini bilen Kürt kardeşlerimi içermemektedir

A+A-

Sabahın körü diyebileceğim bir saat diliminde edebiyat son sınıf öğrencisi kardeşim Uğur YEŞİLYURT şiirini bakmam için bana gönderdi, yerimden doğrulup “Mahkûmiyet “ adlı şiiri okumaya başladım.

“Üç tarafını deniz iç tarafı bölen siz

Bir Türkiye isterim gencecik ki ölensiz

Dik yokuşun yolcusu kalmamışsa insaf et

Seni vururlar elbet vurmuşlarsa isabet

Kinindeki kurtarmaz kibrit kadar bir kuvvet

Sesini bastıracak duadaki sükûnet

Caddeleri gözleyen çatıları yok sanan

Tarihi yağmalayıp keselerden yoksunan

Yoksulun emeğini ezmek olmuşsa yasa

Biri çıkıp ezmeli ezbere basa basa

... Bir yanı ne gezer her yanı her tarafta

Masalara yayılmış aziz şehidin kanı

Bu millet unutmadı unutmaz da satanı.”

Her bir cümlesi tüyleri diken- diken eden bu şiir aklıma hemen 8 Martta İstanbul- Kadıköy deki olayı aklıma getirdi. Gezme amacı ile gittiğim o gün arkadaşlardan ayrılıp anlam veremediğim sese ve kalabalığa doğru yöneldim. Bir de ne göreyim; Devletlerin yıkılışında ki, en aciz döneminde bile beylik kuramayan insanlar şimdi kalkmış özgürlüğü bırak kendi bayrağını, milletini, ülküsünü oluşturmaya çalışıyor ve bunu da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü adı altında ve buna benzer günlerde eylem yaparak aşılamaya çalışıyor… Neymiş efendim Apo serbest bırakılıp Kürdistan kurulacakmış ve özgürlük Kürdistan ile sağlanacakmış vay- vay neler duyuyorum neler…

Muhabirlik- Gazetecilik merakımdan dolayı objektifime yansıyan ve röportaj etmek amacı ile yaklaştığım insanlar Kürtçe bilmediğim için konuşmayı red ettikleri gibi ezik muamelesi eder gibi “ sen, Türk müsün?” diye sormuşlardı. Türk’üm deyip gururlandığım meydanda Türklüğü ile alay edercesine Kürtçe özgürlük diye bağırıyorlar ve ellerinde Türk Bayrağının gölgesi altında ihanet ediyorlardı. Bunun gibi insanlara yediğin kabı pisleyen derler, yıllardır bizim çatımız altında beslenip insan gibi korunanlara şimdi yemek yedikleri yeri pisliyorlardı, ihanet ediyorlardı…

Utanmıştım, yerin dibi olsa da girsem ya da görmeseydim diye düşündüğüm zaman dilimi içersinde idim ama utandığım; Türklüğüm değil. Aksine böylesine kanla, başla, canla alınan bu topraklarda hiç hakkı olmadan hak iddia edenleri gördüğüm için en önemlisi de bunlara bu şekilde davranmalarına izin veren ve cesaret verenlere daha çok kızıyordum aslına bakarsanız kızgınlıktan ziyade nefret duygusu oluşuyordu… ( hiçbir şey televizyonlarda gördüğümüz ya da okuduğumuz kadar basit değil )

Diyarbakır da Türk Bayrağı açılarak yapılacak eyleme polis müsaade etmemişti ama İstanbul’un göbeğinde pkk bayraklarını ve Apo posterleri ile yapılacak gösteriye hiçbir şekilde müdahale edilmemesi hatta müsaade edilmesi düşündürücü değil mi? Bana öyle geliyor ki bu gidişat yakın zamanda bu Ülke içinde yani Türkler içinde yapılması gerekecek…

Fakat ne olursa olsun ki şu bir gerçek : İSTİKLAL- İSTİKLAL- İSTİKLAL .... Gerisi teferruat... Bakmayın namerdin çar çaput salladığını bizim yüreğimiz ile yazılmış marşımız ve rengini kandan alan ay yıldızlı bayrağımız var...( ayrıca istiklal Marşımızın 94. Yıl dönümünü can-ı gönülden kutluyorum)

(yazım kesinlikle bizim toprakların kıymetini bilen Kürt kardeşlerimi içermemektedir)

Ismahan Çeribaşı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.