Halil MANUŞ

Halil MANUŞ

Eğitimci
Yazarın Tüm Yazıları >

Bayram gelmiş neyime...

A+A-

“Bayram gelmiş neyime;

Kan damlar yüreğime”

Böyle başlar bir halk türkümüz. Türküler bizim özümüzdür. Onlarla coşarken; yüreğimiz, sığmaz olur bedenimize kimi zaman. Kimi zaman da; bu türküde olduğu gibi, çarpar yüzümüze gerçeği hiç eğip bükmeden. Bayramlar neden yapılır? Eğer her zaman ki yaşayışımızdan bir farkı yoksa bayram yapmanın anlamı ne? Bayram sadece kendimize mi ait? Peki, kimler bayram etmeli?

Sevgiden sevdadan yana

Konuş ki, dil bayram etsin

Gönül bahçenden bu cana

Sunduğun gül bayram etsin.

Âşık Davut Sulari; “Bu gün bayram günü derler âlem eğlenir, sen bizim yaylaya gel başın için” derken aslında yukarıda sorulmuş ve sorulacak diğer sorularında cevabını vermekte. Ayrılıkların bekli de en önemli buluşma günü bayramlar değil midir?

Ziyaret bayramda gerek

Dostu karşıla gülerek

Hoş gelmişsiniz diyerek

Tuttuğun el bayram etsin.

Koca Yunus Emre; namaz kılıp, gönül kıranlar için “Bir kez gönül yıktın ise/Bu kıldığın namaz değil/Yetmiş iki millet dahi/Elin yüzün yumaz değil” diyerek, bizlere çağlar öncesinden seslenirken, bizlerin bu sese kulak vererek gönül kırmayıp gönül yapmamız gerekmez mi?

Allah yapmış yapısını

Kırma gönül kapısını

Muhammed’in kokusunu

Getiren yel bayram etsin.

Mevlana: “Gel, gel, ne olursan ol yine gel. İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...” derken bu sözler “istediğin ve aklına gelen her şeyi yapmaya, istediğin gibi yaşamaya devam et. Her şekilde kurtulursun. Sen yine de gel.." şeklinde mi anlaşılmalı?

Günahlara açma yelken

Özür dile vakit varken

Sağnak sağnak boşalırken

Gözde ki, sel bayram etsin.

O’nun sevgisinden ötürü çölleri gülzâra çevirip, Sina çölünü yaya olarak geçen Ehl-i sünnet ümmetinin hasretinden bir başka yanıp kavrulan çölün sıcaklığı, sadece güneşin yakmasından mıdır?

Hayat bulduk biz seninle

Ehl-i sünnet ümmetinle

Asırlardır hasretinle

Kavrulan çöl bayram etsin.

Yüce kitabımız "Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı yakınlara yardım etmeyi emreder..." (Nahl Suresi 90); derken; Peygamber Efendimiz(s.a.v) "Akrabalık bağını koparan (cezasını çekmeden) cennete giremez" (Buhari, Edeb, 11); sözleri ile bizleri sıla-i rahim yani akraba ve vatan ziyareti yapmamız konusunda ikaz ederken, bayramda bari olsa onları hatırlamamak doğru mudur?

Yakalanmadan gaflete

Uğramadan hezimete

Vatanını ziyarete

Gittiğin yol bayram etsin.

Sevgilinin dili ile “ölmeden önce ölün” diye özetlenen şu ki; doğduğumuzu nasıl biliyorsak, bir gün öleceğimizi de öyle bilmeli ve ona göre hareket etmeli değil miyiz?

Sakın geç kalmadan yarın

Huzura bugünden varın

Derelerin, ırmakların

Aktığı, göl bayram etsin.

Türkülerimizden başladık yazımıza türkülerimizle son verelim isterseniz. Şarkışlalı Âşık Ali İzzet Özkan’dan derlenen bir türküde ; “Şu sazıma bir düzen ver/ Teller de muradın alsın/ Gel beni bir tenhada gör/ Diller de muradın alsın.” Derken aslında bayram etsin demek istemiyor mu?

Bir başka tat var nazında

Hasretlik kokar yazında

Düzen verdiğin sazında

İnleyen, tel bayram etsin.

Öyle değil mi dostlar? Türküler bizim özümüzdür. Onlarla coşarken; yüreğimiz, sığmaz olur bedenimize kimi zaman. Kimi zaman da, çarpar yüzümüze gerçeği hiç eğip bükmeden. Bayramlar neden yapılır? Eğer her zaman ki yaşayışımızdan bir farkı yoksa bayram yapmanın anlamı ne? Sözün özü şu ki:

“Bayram gelmiş neyime;

Kan damlar yüreğime”

HALİL MANUŞ

Bu yazı toplam 841 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum