Tülay GAZALCI

Tülay GAZALCI

Yazarın Tüm Yazıları >

Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmamalı!!!

A+A-

Yenilenmeye ihtiyacımız vardı. Ruhen, bedenen ve kalben temizlenmeye tazelenmeye… Haberlerde görüp, buralarda yaşanmaz dediğimiz İstanbul cümbüşüne döndü hayatlarımız.24 saati bırakın, koca yılı yettiremez olmuştuk koşuşturma dolu günlerimize. Kendi dünyamıza o kadar sıkışıp kaldık ki, yanı başımızdaki dünyaları göremez olduk. İki günlük hafta sonu tatili sonrası, sanki haftanın diğer günlerinden farklı bir iş yapıyormuşuz gibi, Pazartesi fobisi edindik. O kadar yoğun çalışıyorduk ki; binamızda yanımızdan gelip geçen komşumuza, iş yerimizde aynı günü paylaştığımız iş arkadaşımıza selam vermekten kaçındık. Hatta çocuğumuza anne babamıza dahi ayıracak vakit bulamadık çoğu zaman. Neyse ki sosyal ağlar vardı da, hayırlı Cumalardan tutunda, şifa dilemeye kadar vicdan tazeleme aracımızla avunduk. Öyle ya; arayıp hal hatır sormak için geçirilecek boş vakit bulamadık. Dost dediğimizin bir derdi varsa ucundan dinledik, beklide psikolojimiz bozulacak korkusu ile uzun bir süre aramaya dahi çekindik. Bozulmaya dünden hazır olan psikolojimiz bazen egomuzla karıştı ve kendimizi Dünyanın merkezi sandık. Benim rahatım, benim huzurum, benim evim, benim arabam, benim işim, benim benim benim… Psikoloji deyip geçmemek lazım, çocuklarımızı dahi psikolojiden ibaret bireyler olarak yetiştirdik. Psikolojileri bozulacak diye hak aramak ile hadsizliği karıştıran, eğitimle büyüyen bir fakat insani cehalete mahkûm bir nesil türettik.

Adeta kendi benliğimizin kölesi olduk. Sıradan günlerimiz şöyle dursun, özel kabul ettiğimiz dini bayram günlerimizde dahi aile yakınlarımızdan, yani en yakınlarımızdan uzak olmayı tercih ettik. Çalışıp hak etmek yerine, hayata çelme takarak, iş arkadaşımıza çelme takarak başarma yolunu seçti pek çoğumuz. Birilerine çelme takayım derken, aslında kendi çelmesine takılı kalan, hırsları ile yüz göz insan örneği türedi toplumda. Milli ruhumuz Türklüğü temsil ederken, ne Türk’e özgü, ne de insana özgü tek bir yaşantımız kalmadı. Kendimize ait milli ve manevi değerleri yaşatmak yerine, bir Avrupa hayranlığı sardı pek çoğumuzu. Bir haftalık yurt dışı gezilerinde görebildiği ülkenin gülen yüzüne hayran olanlar, içinde yaşamadığı evin sorunlarını zorluklarını bilemeyeceğini unuttu, kendi vatanına burun kıvırdı. Belli ki unutmuştu, Türk’e Türk ten başka dost, Türkiye’den başka vatan yoktu. Peki, vatandaş olarak, birey olarak, insan olarak ne yaptık ülkemiz, milletimiz ve gelecek nesiller için? Çok şey yapmaya gerek yok, nasıl olsa yapmıştı hep birileri şimdiye kadar ve nasıl olsa birileri yine yapacaktı. Aklımızın ve vicdanımızın bize yaptıramadığı iç muhasebeyi Coronalı günlerde yapıyoruz pek çoğumuz. Özetleyecek olursam ;

*Gerçekleri görüp, kendimize gelmemiz lazım.

*Konuşarak değil çalışarak üretebileceğimizi anlamak lazım

*Çocuklarımızı tüm gün sıkıştırdığımız eğitim kurumlarının dışındaki dünyaya hazırlamak lazım

*Önce kendi kapı önümüzü süpürüp, sonra da komşuya yardımcı olmak lazım

*Saygıya sevgiye dair yuvalar kurmak, sevgi dolu mutlu çocuklar yetiştirmek lazım

*Önce vatan, önce millet demek lazım

*Her yönden sınırlarımızı iyi bilmek,doğru belirlemek lazım

*Gezip görmek, gördüklerini medeniyetine katıp yüceltmek lazım

*Bu ülkenin insanına iş lazım, aş lazım, sıcak bir yuva lazım

*Daha profesyonel iş anlayışı lazım

*Ezbere verilen eğitimin faydası ortada, yaşama dair gerçekçi eğitim anlayışı lazım

*Zengini pervasız, fakiri hepten fukaralığa terk etmemek lazım

*Hep gülenle gülmeyip, ağlayanı da güldürmek lazım

*İşini doğru yaptıktan sonra hiç kimseden korkmamak lazım

*Ayağımızı yere basmak, bastığımız her yerin kıymetini iyi bilmek lazım

*Bana sen lazım, sana ben lazım, bize biz lazım

*Saz lazım, söz lazım, hep birlikte türkü söylemek muhabbet kurmak lazım

*Okumak lazım, her zamankinden daha çok hem de

*Yaradan dan ötürü yaratılanı sevmek lazım

*Tüm yazdıklarımı yapabilmek için bize KOCAMAN BİR İNSANLIK ve İNSANCA YAŞAMAK LAZIM

*Ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmaması lazım.

Sizce bu mümkün mü gerçekten?

Bu yazı toplam 19633 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum